Gazetemizin köşe yazarlarından Müslüm Üzülmez’in kişisel web sitesi www.uzulmez.site yayın hayatına başlamıştır. Yazarımızın web sitesinde gazetemizde yayınlanmış yazıları dışında, basılmış kitapları, değişik gazete ve dergilerde çıkmış yazıları, teknik yazıları ve daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış yazıları ile kendisi ve kitapları hakkında basında
Çermik Kitabına Dair Bazı Notlar
Saffet Altındağ “Öyle bir yerdeyim kiNe karanfil ne kurbağaBir yanım mavi yosunDalgalanır sularda Dostum dostumGüzel dostum Bu ne beter çizgidir buBu ne çıldırtan dengeYaprak döker bir yanımızBir yanımız bahar bahçe…” Selam Abi. Kitabın okuma süresi boyunca sözleri Hasan Hüseyin Korkmazgil’e, bestesi Ahmet Kaya’ya ait yukarıdaki şarkıyı anımsattı. Kitabının adını “yazılı kaynaklar” diye başlaması yüzünden çok eleştirilecek şey bırakmıyor. Konu bütünlüğünü sağlama ve kurgu gayet güzel ancak Editör bence sınıfı geçemedi. Neden dersen; Yazarın yaptığı kelime hataları duruyorsa bu onun değil editörün suçudur ve hayli var. Bir yerde teknik özelliğe (Sadece ÇERMİK’e ait) sahip kitabında gerek sunu gerekse diğer kısımlarda bana
Yazılı Kaynaklarda Çermik Kitabı Çıktı
Hemşerimiz Müslüm Üzülmez’in kaleme aldığı kitap, 228 sayfadan oluşuyor. Hemşerimiz Müslüm Üzülmez’in kaleme aldığı ve 228 sayfadan oluşan “Yazılı Kaynaklarda Çermik” kitabı çıktı. Geleceğin iyi inşa edilmesi için geçmişin iyi bilinmesi gerektiği, bu gereklilikle tarihin hüküm sürdüğü, zamanın durduğu, tabiatın konuştuğu Çermik’le ilgili önemli bir kaynak olacak “Yazılı Kaynaklarda ÇERMİK” adlı kitap, kitapçı raflarındaki yerini aldı. Kitapta, “Çermik Diyarbakır’ın kuzey batısında 90 km mesafede, toplam 50.134 nüfusa sahip bir ilçemizdir. İsmini doğusunda bulunan kaplıcadan (kudret hamamından) almaktadır. Çêrmug, Çermuk, Germıke, Aberna gibi isimlerle de adlandırılmış veya adlandırılmaktadır” denildi. Eskiden Çermik’te birçok inanç ve etnik gruba mensup insanlar birlikte yaşadığı vurgulanan
Yazılı Kaynaklarda Çermik
Nurettin Değirmenci Ankara Gazi Lisesinde okurken Ankara İl Halk Kütüphanesinde 40’dan fazla kitap okudum. Özellikle Hasan Ali Yücel’in tercüme ettirdiği kitaplar hoşuma gidiyordu. Ancak, bazı kitapları anlayamıyordum. İnsanlar sahip oldukları kavramların miktarı ile orantılı olarak karşılarındaki insanların konuşmalarını ya da okudukları eserleri anlayabilirler. Ankara’da kitap okurken yazılı belge, yazılı kaynak, tarihi kalıntılar… Kavramlarına yabancıydım. İlk defa İTÜ’DE Fizik Profesörü Nusret Kürkçüoğlu, “Verdiğim fizik derslerini daha iyi anlayabilmeniz için, benim kitabımın dışında, tahtada yazılı eserlerden yararlanabilirsiniz. Fizik biliminin değişik konularında ileri çalışmalar yapmak isteyenlere kaynaklar konusunda yardımcı olurum…” Dedi. Tahtaya Türkçe, İngilizce, Almanca ve İtalyanca bazı eserlerin isimlerini yazdı. Böylece, ilk
Yazılı Kaynaklarda Çermik (Tanıtım)
Geçmişini bilmeyen geleceğini doğru temeller üzerinde kuramaz. Çermik, Diyarbakır’ın kuzey batısında 90 km mesafede, toplam 50.134 nüfusa sahip bir ilçemizdir. İsmini doğusunda bulunan kaplıcadan (kudret hamamından) almaktadır. Çêrmug, Çermuk, Germıke, Aberna gibi isimlerle de adlandırılmış veya adlandırılmaktadır. Eskiden Çermik’te birçok inanç ve etnik gruba mensup insanlar birlikte yaşardı. Bu inanç, etnik grup ve uygarlıklardan geriye kalan bilgiler ne yazık ki bugün elimizde çok azdır. Oysa geriye dönüp baktığımızda Hurilerin, Mittannilerin, Asurluların, Urartuların, İskitlerin, Medlerin, Perslerin, Makedonların, Selevkosların, Partların, Ermenilerin, Romalıların, Bizanslıların, Arapların, Emevîlerin, Abbasilerin, Şeyh-Oğullarının, Hamdanîlerin, Mervânîlerin, Selçukluların, İnanoğullarının, Nisanoğullarının, Eyyubilerin, Anadolu Selçuklularının, Artukluların, Osmanlıların tarihin belli dönemlerinde sırasıyla Çermik’e
Yazılı Kaynaklarda Çermik
Kent Işıkları/ Araştırma/ Türkçe Çermik, Diyarbakır’ın ilçesidir. İsmini doğusunda bulunan kaplıcadan (kudret hamamından) almaktadır. Çêrmug, Çermuk, Germıke, Aberna gibi isimlerle de adlandırılmış veya adlandırılmaktadır. Eskiden Çermik’te birçok inanç ve etnik gruba mensup insanlar birlikte yaşardı. Bu inanç, etnik grup ve uygarlıklardan geriye kalan bilgiler ne yazık ki bugün elimizde çok az. Oysa geriye dönüp baktığımızda tarihi süreç içinde Hurilerin, Mittannilerin, Asurluların, Urartuların, İskitlerin, Medlerin, Perslerin, Makedonların, Selevkosların, Partların, Ermenilerin, Romalıların, Bizanslıların, Arapların, Emevîlerin, Abbasilerin, Şeyh-Oğullarının, Hamdanîlerin, Mervânîlerin, Selçukluların, İnanoğullarının, Nisanoğullarının, Eyyubilerin, Anadolu Selçuklularının, Artukluların, Osmanlıların belli dönemlerde sırasıyla Çermik’e egemen olduklarını; dahası Haburman Köprüsü, Ulu Cami, Beyler Sarayı, Saray Hamamı,
Dalga Geçer Gibi…
Ergani Kaymakamlığı tarafından özel bir ajansa yaptırılan Ergani’nin tanıtımı için yayımlanan kitabın içeriğinde bulunan birçok bariz hata tepkilere neden oldu. “On Bin Yıllık Tarihin Tanığı” başlığıyla, Erganili araştırmacı- yazar Müslüm Üzülmez’in “On Bin Yıllık Tarihin Tanığı Hilar” kitabının ismiyle de bire bir benzerlik gösteren kitap, birçok eksik ve yanlış bilgiyi içinde barındırıyor. Özel bir ajans tarafından hazırlanan Ergani tanıtım kitabında özellikle Makam Dağı’nın sönmüş bir volkanik dağ olduğu tespiti ile Makam Dağı yerine başka bir yerin fotoğrafının kullanılması gibi birçok bariz hata, tepki çekti. Vatandaşlar; ilçenin tanıtımı noktasında hazırlanan, ilçenin muhteviyatında bulunan temel öğelerin iyi araştırılmadan, tamamen internet dökümü ile
Acının, Zulmün, Ölümün Adı
Türkiye, 12 Eylül 1980 sabahına tankların sesleriyle uyandı. Kulaklar her 10 yılda bir gelen bu sese aşinaydı. Ancak ne hikmetse, 12 Eylül sabahına kadar susmayan silah sesleri, tank seslerinin ardından bir anda susuvermişti 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 darbesi… Türkiye’nin darbeler zinciri… Ölümlerin, gözyaşlarının ve zulmün sokaklarda kol gezdiği, komşunun komşuyu vurduğu dönemin, nasıl olup da bir anda duruvermesinin şaşkınlığını yıllarca yaşadığımız bir darbeydi 12 Eylül 1980… Peş peşe ölüm haberleri12 Mart darbesinin izlerini atmaya çalışan Türkiye, sağ ve sol kesimlerde başlayan fikir tartışmaları ve örgütlenmenin hareketliliğini yaşıyordu. Toplumsal uyanışın yaşandığı bu dönem,
“Ana Esas Duruşa Geç”
Misbah Hicri “Esas duruşa geç” askeri bir terim. Başına “Ana” sözcüğü geçince anlamda ürkütücü tuhaflık oluşuyor. Başlık olarak kullandığım bu isimle yayınlanan kitap Vate Yayınevi tarafından yayınlanmış. Kamil Sümbül’ün Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nden yaşadıklarının iz düşümleri. Her ne kadar o hikâyeler demişse de baştan sona yaşanmış anılardan ibaret.Bazı durumlar insanı hayatın darbelerine maruz; zulme, işkenceye, eziyete karşı korumasız bırakır. Ne kadar öfkesi, nefreti varsa da sabırla buluşturur, zaman ve fırsatını bekler. Sadece nefes alıp vermeye razı olur. Hayat sevmeye ve yaşanmaya değer, bir gün bilenmiş bir bıçak, saklı duran bir mayın olma adına…Bu kitapla tanışmama gelince; İstanbul’un şehir yaşamında insani
Kürtlere, ‘Ümmetin Yetimi Ol’ Demek Doğru Mu?
Naci Sapan Yazar, aynı zamanda bizim gazetenin yazarı değerli dostum Müslüm Üzülmez’le Suriye’nin son durumunu ve Kürtlerin mevcut konumunu konuşuyoruz telefonda. Kürtlere ‘Ümmetin yetimi ol diyorlar, olur mu?’ dedi.Müthiş bir belirleme.Doğru, aynı ümmetin evlatlarıolduğumuzu söyleyeceğiz, sonra bazı evlatlar, analı, babalı, devletli olacak, Kürtlere de anasızlık, babasızlık, devletsizlik rolü biçilecek İslam ümmetinde.Ümmet deyimi genelde, bir ulus ya da benzeri bîr medlul (delillendirilmiş şey) için olmaktan ziyade“Müslümanlar”‘ anlamına kullanıldığı için bu yaklaşımla konuya girmek istedim. Yani genel bir kavram. Buradan hareketle meseleye baktığımızda; Kürtlerin parçalanarak zorunlu olarak yaşamak zorunda oldukları coğrafyadaki devletlerin tamamı Müslüman.Ama onlar devlet, Kürtler değil.Buna rağmen Kürtler, ‘Birlikte eşit
Açılım ve Demokrasi Çüngüş Kilisesi
Dayım Nurettin Değirmenci’den aldığım bir mesaj ve bir yazı Sevgili yeğenim,Ekteki yazıyı Diyarbakır kümesine(*) gönderdim; yayınlamadılar ama hyteret yayınladı.Sizleri öpüyorum.Nurettin Değirmenci *** Açılım ve Demokrasi Çüngüş Kilisesi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye gayrimüslim cemaat vakıflarının mallarını iade ederken Yunanistan, Bulgaristan, Girit ve Kıbrıs’ta kalan Osmanlı dönemi vakıfları konusunda mütekabiliyet (karşılıklılık) prensibinin çalıştırılmasını isteyen muhalefete, “Mütekabiliyet olmaz. Bir devletin, kendi vatandaşlarına tanıyacağı hakları, diğer devletlerin tutum ve politikaları esasında belirlemesi söz konusu olamaz” dedi. Arınç, İzmir Musevi Cemaati’nin 13 Aralık 2011’de azınlık vakfı olarak tescil edildiğini, ancak mallarının iadesi için henüz başvurmadığını açıkladı. Arınç, MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın sorusuna verdiği