Kültür - Page 3

Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı

Önsöz Bilime, edebiyata, sanata değer katan tüm erdemli insanların anısına… Felsefe ile matematik abi kardeş gibidir. Bu kardeşlikte zaman zaman felsefe, düşünce anlamında matematiğe ağabeylik yapar. Düşüncenin hayat bulmasını da küçük kardeş matematik sağlar. Zaman zaman da çözüm ve önerilerle matematik de

okuma süresi: 169 dk.

“Kara Yara”nın Romanı: Önce Kuşlar Öldü

okuma süresi: 5 dk.

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Sovyetler Birliği’ne bağlı Kızıl Ordu Hitler faşizminin kalbi Berlin’e girdi ve paralel olarak aynı zamanda Amerika Avrupa’ya bir çıkartma yaparak bazı ülkelere yerleşti. Savaşın sonunda yapılan bir anlaşmayla da sadece Avrupa değil, dünya ikiye bölündü: Bir tarafta ABD’nin başını çektiği emperyalist-kapitalist blok, diğer tarafta Sovyetler Birliği’nin başını çektiği sosyalist blok. Ve bu bölünme sonrasında ABD ve Sovyetler Birliği arasında yaşanan kıran kırana rekabet ve yarışmanın bir sonucu olarak tüm dünyada “Soğuk Savaş” rüzgârı esmeye başladı, hem de çok sert. Soğuk savaşın başladığı yıllarda Türkiye’de Demokrat Parti iktidarda olup Adnan Menderes başbakandır. Adnan Menderes yönetimi bu dönemde

“Hafız Zülfo’nun Kavalı Ergani İstasyonu’nu İnletiyordu”

okuma süresi: 4 dk.

“Hafızın nefesi ateş, su ve toprak gibi/ Asal ve asil” –M. Nuri Aslan Kavalcı Hafız Zülfo hakkında birçok yazı yazdım. Birçok şair ve yazar da yazdı. Ama ne kadar çok yazarsak yazalım ona olan borcumuzu ödememiz mümkün değil. Çünkü o; Erganililerin, Diyarbakırlıların, Kürtlerin (ne yazık ki yaşarken kıymetini bilemediğimiz) önemli bir değeridir. Yakın bir zamanda yayınlanan ve bir önceki yazımda (19.10.2022) tanıtımını yaptığım Bîranînên min(1) adlı Kürtçe anı kitabında Amed Tîgrîs, “Bilûra haviz Zulfo stasyona Erxenîyê dizingand” başlığı altında Hafız Zülfo’yu da anlatıyor. Hafız Zülfo ile ilgili bu bölümün Türkçesini paylaşmak geldi içimden. Salih Şimşek’in benim için Kürtçeden yaptığı Türkçe

“Olası Bir Dicle Romanına Katkı” ve Hafız’ın Sözsüz Ezgileri

okuma süresi: 5 dk.

Gecenin derin sessizliğinde kitap okurken birden telefonum çaldı. Baktım, arayan Seyithan Erol arkadaşım. Açtım. Kısaca; “Sana bir yazı gönderiyorum, okumanı istiyorum. Yazının sonunda Hafız Zülfo ile ilgili bir şiir de var, belli ki senin yazılarından esinlenerek yazmış,” dedi ve ardından yazıyı gönderdi (23 Ekim 2022). Gönderilen yazı “Olası Bir Dicle Romanına Katkı” başlığını taşıyordu. Yazının nerede yayımlandığı belli olmadığı için her şeyi bilen Google hazretlerine yazının başlığını yazıp tıkladım. Karşıma: Mehmet Nuri Aslan çıktı. Mehmet Nuri Aslan 1953 Urfa doğumludur. İlkokulu Urfa’da okur ve ardından Dicle İlköğretmen Okulu (Diyarbakır-Ergani) sınavını kazanıp okumaya başlar. Dicle’de geçen beş yıllık dönemin ardından son

Geçmişe Bir Yolculuk ve Bir Demet Şiir

okuma süresi: 5 dk.

“Kelimeler insana düşüncelerini gizlesin diye verilmemiştir.” -Jose Saramago Her şeyin aynileştiği, farklılıkların her geçen gün daha da azaldığı günümüzde tanıdıkların, arkadaşların, yoldaşların duygu ve düşüncelerini yazmaları ve bunları kitap olarak yayımlamalarından daha anlamlı güzel bir şey olamaz diye düşünüyorum. Amed Tîgrîs ve Cumali Eşsizoğlu’nun adıma imzalanıp Diyarbakır’dan gönderdikleri yeni yayımlanmış kitapları bende bu güzel duyguyu yarattı. Faho Dedem (Fahri Değirmenci d.1906-ö.1999) haklıymış: “Karanlık gecelerde gökyüzündeki yıldızlar yolculara yol gösterir” derdi hep. İlk elime ulaşan kitap Bîranînên min oldu. Amed Tîgrîs bu çalışmasında geçmişe bir yolculuk yaparak hatıralarını kaleme almış. Kitap Kürtçe. Benim Kürtçeyi çok az bilmem nedeniyle kitabın tümünü okumam

Pasolini’nin Filmi ve Diyarbakır 5 No’lu

/
okuma süresi: 6 dk.

Sevgili dostum ve Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nden koğuş arkadaşım Recep Maraşlı’nın Almanya’dan adıma imzalayıp gönderdiği Diyarbakır ya da Sodom’un 5 No’lu Zindandaki Bin Günü(*) kitabı teknoloji ve iletişimin bunca gelişmişliğine rağmen ancak 2 ay 5 günde elime ulaştı. Gecikme, kitabın özgül ağırlığından kaynaklanmış olabilir. Gönderilen kitap Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi hakkında. Bugüne kadar 5 No’lu ile ilgili birçok kitap ve yazı yazıldı, film ve belgesel yapıldı, şiirler yazılıp türküler yakıldı. Ama bunlar ne kadar çok yapılırsa yapılsın yine de bir şeyler hep eksik kaldı/ kalıyor… O günleri yaşayanlar yazmanın tarihsel bir görev olduğunun bilincinde eksiklikleri tamamlamaya gayret göstermelidir. Recep

Ütopya, Distopya ve “Çalışılmayan Bir Dünya”

/
okuma süresi: 5 dk.

Ütopya denilince akla hemen gelecek ilk isim Thomas More’dir. More, Britanyalı bir hümanist, hukukçu ve devlet adamıdır. 1516 yılında yazdığı Ütopya adlı eseriyle düşünce ve yazın dünyasında ütopyacı anlayışın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sonradan krala ters düştüğü için başı kesilerek cezalandırılmıştır. Ölümünden 400 yıl sonra Katolik Kilisesi tarafından aziz ilan edilmiştir. More, Ütopya adlı eserini: Avrupa’da Rönesans nedeniyle Aristoteles’in yerini Platon’un aldığı, insanın ve doğanın incelendiği, coğrafi keşiflerin başladığı; İngiltere’de ise ticaret ve ticaret burjuvazisinin yeni yeni gelişmeye başladığı, köylerden insanların yığınlar halinde kentlere doluştuğu, yoksulluğun çok yaygın olduğu bir dönemde yazmıştır. Zaman çok kötüdür, umutsuzluk denizinde insanlar aç ve

Gül, Gulan, Anam

okuma süresi: 6 dk.

“Bülbül konuştu yine: Buydu ilk kezki kısmetimÂşık olmuştum güllere, kırmızı güldür sevdiğimYaram kangrenleşti, bundandır acı çektiğim” -Feqîyê Teyran Gulan ayına girdik. Şimdi doğanın güzellik bakımından en zengin mevsimini yaşadığı zamandır. Hava, toprak, su, her şey gül kokuyordur. Ben, Diyarbakır Ergani’de anamın bahçesindeki güllükten çok uzakta olsam da, gençliğimin mekânında yaşananlar hayâlimde canlıdır. Gündüzleri bağ, bahçe ve tarlalarında insanlar bereket tohumu alın terlerini ekiyor; iğde ağaçlarında kuşlar şarkılarını söyleyip cilveleşiyor; arılar kendi kanatlarından yayılan müziğin ritminde gezinerek bal özü ve polen alacakları çiçekleri arıyordur. Makam Dağı’ndan esen çiçek kokulu rüzgâr tatlı şarkılarını söylüyor; gül fidanları yaprak, tomurcuk ve açmış gülleriyle gökyüzüne

Bir Fotoğraf Bazen Çok Şey Anlatır

okuma süresi: 5 dk.

Kavalcı Hafız Zülfo(1) ile ilgili bir yazı, dört fotoğraf aldım. Yazı ve fotoğrafları Mahmut Yüceli gönderdi(2). Kendisi 1993 yılında Ergani Lisesi’nde öğretmenlik yaptığı zaman, akıl edip, Kavalcı Hafız Zülfo’nun fotoğraflarını çekmiş ve ardından da o dönem yayımlanan Gündem gazetesine “Ergani’de bir Vivaldi” başlığıyla bir yazı yazmış (28 Nisan 1993). Yazı başlığının üst tarafında Hafız’ın iki fotoğrafı var. Biri yaşadığı toprak evin önünde ayakta, diğeri evin tek odasında mukavva kutuların üzerine serili yatak üzerinde oturur vaziyette. Fotoğrafların altında ise şunlar yazılı: “Zülfo Dede ayakta duruyor. Bastonunun yardımıyla yürüyor. Elleri bir zamanlar nasıl da kavalın deliklerinde dolaşırdı.” Mahmut Yüceli Arkadaşım, ricam üzerine

Fersûde [فرسوده] / Erganili Mesud [ارغنيلى مسعود]

okuma süresi: 5 dk.

Fersûde isminde bir kitabın varlığından haberim yoktu. Yazar Şehmus Aslan gönderdiği bir mesajda; “Erganili Mesud Fersûde adlı şiir kitabını 1892’de yazmış. Acaba hakkında bilgin var mı?” diye sorduğunda ve kitap kapağını gönderdiğinde haberim oldu. (16/03/2022) Kitap kapağını Tarih Bilim Uzmanı Abdurrahman Üzülmez’e gönderdim. Abdurrahman: “Kitabın adı Fersude (şiir), yazarı Erganili Mesud, eser 1308 (1892)’de İstanbul’da basılmış,” diye bir bilgi gönderdi. (16/03/2022) Gönderilen kitap kapağını kendim incelerken, kapağın üzerinde “Belediye Kütüphanesi No.K/1204” kaşesi ve “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı” çıkartmasını görünce belediyenin eski bir çalışanı olarak sevindim. Çalıştığım dönem mesai arkadaşlarımdan olan birine kitap kapağını gönderip kütüphaneden kitabın PDF’sini temin etmesini

Demokratik Tartışma Kültürüne Dair

/
okuma süresi: 2 dk.

Dünya kritik bir süreçten geçiyor. Dijital teknolojik gelişime hayatımızı, yaşam biçimimizi, düşüncelerimizi derinden etkiliyor. Ukrayna-Rusya savaşı siyasetten yeni bir “soğuk savaş”ı başlattı ve dünya genelinde demokrasi, insan hakları, çevrenin korunması raftan indirildi ve şimdi tüm devletler güvenlik ve savunma gerekçesiyle silahlanmaya başladı. Türkiye’de siyasi oluşumlar hak, hukuk, adalet ve demokratik normlara dönüş için bir arayış içinde. Türkiye’de ve Ortadoğu’da Kürtlerin hak arayışları ise devam ediyor. İran, Irak, Suriye’de çatışma ve huzursuzluk da hız kesmeden tırmanıyor. Böylesi kritik bir süreçte kardeşim Ali Haydar Üzülmez’le telefonda nasıl bir tutum ve yaklaşım içinde olmalıyız diye uzun bir sohbetimiz oldu. Bir gün sonra da