Önsöz Bilime, edebiyata, sanata değer katan tüm erdemli insanların anısına… Felsefe ile matematik abi kardeş gibidir. Bu kardeşlikte zaman zaman felsefe, düşünce anlamında matematiğe ağabeylik yapar. Düşüncenin hayat bulmasını da küçük kardeş matematik sağlar. Zaman zamanda çözüm ve önerilerle matematikte felsefeye yol
“Hilar, Yerleşim Yeri Değil, Tapınak Merkeziydi”
Geçen hafta yeni yazmakta olduğum On Bin Yıllık Tarihin Tanığı: HİLAR kitabıma ilişkin Yılmaz Değirmenci’nin yazmış olduğu “Tarih Hilar’da Başlar” yazısına yer vermiştim. Bu hafta, Nurettin Değirmenci’nin şahsıma yazdığı bir mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum: “Sevgili Müslüm, Sınırlandırılmış kavrama, “Bilgi” adı verilir. Kavramlar iki türlü sınırlandırılır:a-Basit sınırlandırma olur; basit bilgiler elde edilir.b-Evrensel ölçü ile sınırlandırma yapılır; evrensel (bilimsel) bilgi ortaya çıkar. Ne yazık ki, günümüzde, bütün oluşumları bilimsel bilgilerle tanımlayamıyoruz; çünkü, belleklerde yeterli bilimsel bilgi yoktur. Bu durumda, basit bilgilerden yardım alırız. İnsanlar, doğadaki bütün oluşumları kavramlarla tanır.Basit bilgiler oluşumları tahrip eder. Başka?1-İnsanlar, sahip oldukları kavramları (basit ya da bilimsel bilgileri)
Ahmed Arif 80 Yaşında
21 Nisan, Ahmed Arif’in doğum günüdür. Eğer yaşamış olsaydı 80. doğum günü kutlanacaktı. Olmadı, her ölümlü gibi aramızdan ayrıldı. Ama giderken, -diğer ölümlülerden farklı olarak- arkasında ölümsüz dizeler bırakarak gitti. Ahmed Arif, şiirlerindeki biçim, anlatım, ahenk ve tema ile tarihe iz bırakmış kardeşliğin ve “büyük ütopya”nın şairidir. Şiirleriyle umutları yeşerten, şiirimize yeni bir soluk getiren bu yiğit namuslu şairimizi anmanın bir yurtseverlik görevi olduğunu düşünüyorum.***Ahmed Arif, 21 Nisan 1927’de Diyarbakır’da doğdu. Ortaöğrenimini Diyarbakır’da tamamladı. Sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’ne kaydoldu. Bu okulda öğrenciyken, Türkiye Komünist Partisi’ne üye olmaktan tutuklandı. 1952 yılında TKP davasından iki yıl hapis
Açlık ve Şişmanlık
“Bağırsakları ince olan insanın kalbi kinli, bağırsakları kalın olanın ise kalbi dar olur!” Beslenme ve sağlık sorunlarının başında açlık ve şişmanlık gelmektedir. Bu iki bela, yani açlık ve şişmanlık, çağımızın en önemli sorunlarından biri olarak baş ağrıtmaktadır. Bir çelişki gibi gelse de, gerçek olan, açlık yeterli beslenememeden, şişmanlık ise aşırı, fazla beslenmeden meydana gelmektedir. Açlık, yeteri kadar üretim araçlarının gelişmemesi, bilgi ve üretim kaynaklarının kıtlığı ve yeterli üretimin olmayışı sonucu insanların avare, boş boş gezmeleri veya genel tanımıyla işsizlikten kaynaklanmaktadır. Şişmanlık ise, modern üretim araçları ve ileri teknoloji sayesinde gerçekleşen fazla üretim sonucu insanların aşırı tüketimi; bedenen az çalışması, masa
Çermik’te Culfacılık ve Culfacılar
isterim kiipek elli dokumacı kızın gergefindeki her yeni nakışsevdaların buluştuğu bir gül bahçesi olsun Culfacılık kaybolan mesleklerin başında gelir. Çocukluğumda Çermik’e dedemin yanına gittiğimde, dedem çoğunlukla bez dokurdu. Dedemi, dedemin dokuma tezgâhı başındaki oturuşunu, omzunda hep asılı duran mahrama denilen büyük mendiliyle terini silişini, Hekal(1) Dağı’nın önünde ip yumaklarını şirezlemesi ve çezme çözüşünü, Ömer dayımla ona yardım edişimizi unutmadım. Dedem iyi bir culfacıydı. Dokuduğu culfa bezlerini Ergani’ye getirip Meydan’da satardı. Tehto Ahmet en iyi müşterisiydi. Çermik’te bez dokuma tezgâhlarına, “culfa”; bez dokuyanlara, “culfacı” denirdi. Culfa sözcüğünü değişik kaynaklarda aradım; ama karşılığını bulamadım. Sözcüğün Ermeni’ce olduğunu tahmin ediyorum. Tarihi bilgiler biraz
Fatih Sultan Mehmed’in Hocası Molla Gürani Erganili mi?
Molla Gürani Kimdir, Nerede ve Ne Zaman Doğdu?İslam düşünürleri arasında Molla Gürani’nin doğum tarihi ve doğum yeri tartışmalıdır. Bazı kaynaklar doğumunu 1406, bazı kaynaklar 1410 olarak vermektedir. Doğum yeri olarak da genellikle bugün İran sınırları içinde bulunan İsferâryin ile Kuzey Irak’ta bulunan Şehrezûr’u yazmaktadırlar. Bu yazılanlar hiç araştırılmadan, başka yazar ve düşünürlerce de hep nakledilerek tekrarlanıp durulmuştur. Yaptığımız araştırmada ise, Molla Gürani’nin Ergani’ye bağlı Hilar köyünde doğduğuna dair çok ciddi kaynakların var bulunduğuna şahit olduk. Bu konuda en önemli kaynak; İslâm bilgini Burhânuddin Ebu’l-Hasan İbrahim el-Bikāî (ö. 885/ 1480)’nin Köprülü Kütüphanesi’nde 1119 numarada kayıtlı olan ‘Unvânu’z Zamân adlı eseridir. el-Bikāî
İçkinin Kökeni, İçmenin Âdâbı
“Yokluk halkasına gir, kral ol.İçinin yüzünü yıka, kiri pası arıt.Meyhane sokağında ibadet edene şunu de:İlkin kendini bil,Sonra ne halt edersen et.” -Ömer Hayyam İçkinin tarihi çok eskidir, kökeninde kutlama yatar. Eskiden tapınaklarda, mabetlerde tanrı ve tanrıçalara içkiler sunulur, kutlamalar yapılırmış. Sonraları bir zafer ya da başarı elde edilince; rakip veya düşmanın atı, sürüsü, toprağı, karısı, kızı, malı, mülkü, tahtı… ele geçirince, zafer içki ile taçlandırılmaya başlanmıştır. Kanımca, içki içilirken, içki dolu bardakları/kadehleri havaya kaldırıp vuruşturarak “şerefe” demenin kökeninde bu olay yatmaktadır. Ha, bir de derler ki, kadehleri vuruşturmanın kökeninde zehirlenme korkusu yatmaktadır. İki kişi kadehlerini birbiriyle tokuşturduğunda içkiler karışır, o
Bir Fotoğrafın Düşündürdükleri
Meryem Ana Kilisesi’nden söz etmek istiyorum. Çünkü içler acısı, virane bu kilisenin yıkılmamış, sağlam durumdayken, avlusunda atların bağlı olduğu bir fotoğrafı elime geçti. Fotoğrafa bakınca, içimden; “Hey gidi günler hey, bu tarihî görkemli eser böyle mi olacaktı” dedim. Fotoğraf, Gertrude Bell’e (1868-1926) ait. Gertrude Bell, bir İngiliz Gizli Servis ajanıdır. 1899 yılından başlayarak 1911 yılına kadar, birçok kez Osmanlı İmparatorluğu’nda gezi ve araştırmalar yapar. Çok sonraları yaptığı araştırma ve gezilere ait bilgilerin bir kısmı kendi adına oluşturulan bir arşivde açıklanır. Arşiv, Gertrude Bell’in yazılarını, mektuplarını ve çektiği fotoğrafları içermektedir. İlgi duyanlar http://www.gerty.ncl.ac.uk sitesine bakabilir. Bu sitedeki arşivin dışında, Gertrude Bell’in
Üç Fıkra
Bu hafta siyasi ve de tarihi derin konulara değinmek istemiyor canım. İçimden fıkra anlatmak geliyor. Okuduğum ve kendimce uyarladığım ikisi Mevlana’dan biri benden üç fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum: Kimya Kimya Dedikleri Mevlana’ya sormuşlar:“Acaba bu fani Dünya’da iyi bir insan, iyiden de iyi bir insan var mı?”Mevlana:-Bu Dünya’da iyiler, Arif kişiler vardır, hatta iyiden iyi olanlar da vardır. O, kimdir derseniz, ağzı sıkı Saliha Hatun’dur derim, demiş.Dinleyenlerden biri:-Nesi sıkı dersiniz Üstat, diye sormuş.Mevlana:-Ağzı sıkı dedim efendim, ağzı sıkı, diye yanıtlamış. Dinleyenler tarafından aynı soru üç kez sorulmuş, üç kez de aynı yanıt alınmış. Soruyu soranlar biraz daha açıklık getirmek için:-Ya peki
Kan, Petrol ve İskender’in Kılıcı
“…mülk olarak almak için geçmekte olduğun memleket dağlar ve dereler diyarıdır, ve göklerin yağmurundan su içer, Allahın RABBİN kayırdığı bir memlekettir; yılın başından yılın sonuna kadar Allahın RABBİN gözleri daima onun üzerindedir.” (Tensiye 11: 11-12.) Hz. Musa Tevrat’ta kavmine böyle seslene dursun, bugün Ortadoğu ne “RABBİN kayırdığı bir memleket”, ne de “RABBİN gözleri onun üzerinde”. Ortadoğu’da göklerden yağmur yerine bomba, derelerden su yerine kan akmaktadır. Neden? Her şeyin bir başlangıcı, gelişimi ve sonucu vardır. Dünya’nın değişik yerlerinde ve özelliklede Ortadoğu’da, Kafkaslarda durmadan bombalar patlıyorsa, kan dökülüyorsa, sürekli gözyaşı akıyorsa, bunun altında yatan en büyük neden enerji kaynaklarına hâkim olma kavgasıdır.
Sezai Karakoç’a Büyük Ödül
Sezai Karakoç “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”nü aldı. Diyarbakırlılar bu ödülden övünç duymalı, çünkü Sezai Karakoç bir Erganili. Turizm ve Kültür Bakanlığı tarafından 1979’dan beri her yer yıl verilen Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü bu yıl günümüz şairlerinin önemli ustalarından Sezai Karakoç’a verilmesine karar verdi. “Değerlendirme Kurulu”, şair, yazar ve düşünce adamımız Sezai Karakoç’u, “İnsanda insani duyguların canlı algılar halinde yaşayarak gittiği büyük şiir yatağında akması, insanlık macerasında ruhun ve milletin özelinde yüksek bir ifadeye kavuşmuş olan tarihi yeniden yapılanma fırtınalarını şiirlerinde yansıtması” sebebiyle ödüle layık gördü. Ödülün gerekçesinde, “Şiirlerinde çarpıcı benzetme ve imgelerle, daha önce denenmemiş sentezlere ulaşan bir