Kültür - Page 11

Felsefe ve Matematiğin Yoldaşlığı

Önsöz Bilime, edebiyata, sanata değer katan tüm erdemli insanların anısına… Felsefe ile matematik abi kardeş gibidir. Bu kardeşlikte zaman zaman felsefe, düşünce anlamında matematiğe ağabeylik yapar. Düşüncenin hayat bulmasını da küçük kardeş matematik sağlar. Zaman zamanda çözüm ve önerilerle matematikte felsefeye yol

okuma süresi: 162 dk.

AMED: Diyarbakır’ın İlk Kürtçe Ansiklopedisi

okuma süresi: 4 dk.

“Anadilim benim derim ve diğer diller ise giysilerimdir. İnsan ne zaman isterse kendi isteklerine göre giysilerini değiştirebilir ama derisini değiştiremez.” -Antti Jalava Diyarbakırlı olmam, dahası Diyarbakır’ın günümüzde yüklenmiş olduğu misyon nedeniyle Diyarbakır’da olan veya yapılan her güzel şey beni fazlasıyla duygulandırır ve sevindirir. Amed Tîgrîs ve Yildiz Çakar’ın birlikte hazırlamış oldukları AMED Erdnîgarî, Dîrok, Çand (Amed Coğrafya, Tarih, Kültür) kitabı elime geçtiğinde hem duygulandım ve hem de çok sevindim. Çünkü yeni yayınlanan bu eser bildiğim kadarıyla Diyarbakır hakkında yayınlanmış ilk Kürtçe ansiklopedi niteliğinde eserdir. AMED Erdnîgarî, Dîrok, Çand üç yılı aşkın bir zamanda hazırlanmış, eserin ortaya çıkışı için titiz bir

Bir Kin Romanı: JAR

okuma süresi: 5 dk.

“Bir insan bir birey olarak sadece kendi kişisel hayatını yaşamaz. Aynı zamanda, bilinçli ya da bilinçsiz, kendi dönemini ve çağdaşlarının hayatını da yaşar.” –Thomas Mann Roman okumayı severim. Çocukluğumdan beri okurum. İlk okuduğum roman Yaşar Kemal’in İnce Memed romanıdır. Okuduğumda beni müthiş etkilemişti. Roman okumayı sevmemin nedeni belki de İnce Memed ve Yaşar Kemal’den ötürüdür. Okuduğum romanların İnce Memed romanı gibi kurgusu, anlatımı, betimlemeleri, mesajı doğru ve duru olduğunda, okurken beni içine çektiğinde ya da sürüklediğinde okumanın zevkine varırım. Yeni elime geçen Jar romanını da keyif alarak, okumanın zevkine vararak okudum. Kemal Varol, Jar adlı romanında 12 Eylül darbesinin ya

Tarihsiz ve Talihsiz Şiirler

okuma süresi: 6 dk.

“köprü kurmak çocuk oyuncağıbarıştır insanlığın en büyük eseri.” Günümüzde şiir yazan çok, ama ne yazık ki güzel şiir çok az. Ama Misbah Hicri’nin yeni yayınlanan Tarihsiz ve Talihsiz Şiirler kitabında yer alan şiirleri fazlasıyla beğendim. Şiir, şiir yazmak için yazılmaz bence, içten gelmelidir. Yazarken, şiirin teması şu olsun bu olsun diye de düşünülmemelidir. Şair, esinlendiği anındaki duygu ve düşüncelerini bazen çok yalın, bazen de güçlü imgelerle bir kurgu dâhilinde sözcükleri kâğıda nakış gibi işlemelidir. Şair sabır, yoğunluk, tarih felsefesi bilinciyle yoğrulmuş evrensel boyutlu insanın hayatı algılayış biçimini ve yaşayışını kendisine rehber edinmelidir. Anlam yüklü sözcükleri doğa, bilinç ve insan üçgeninde

Diyarbakır Ansiklopedisi Meraklılarını Bekliyor

okuma süresi: 3 dk.

Diyarbakır hep gündemde olan, söylemlerimizden hiç eksik olmayan, kadim, önemli bir tarih ve kültür şehridir. Eskiden birçok inanç ve etnik gruba mensup insanlar birlikte yaşardı. Bu inanç ve etnik gruplardan bazıları bugün niceliksel olarak azalmış olsa bile halen bu özelliğini korumaktadır. Nedeni tarihin belli dönemlerinde birçok medeniyetlere ev sahipliği yapmış olmasıdır. Hurri-Mitanni Krallıklarından Asur Urartulara, Perslerden Makedonyalılara, Ermeni Krallığı (Büyük Tigran) ve Partlardan Romalılara, Sasanilerden Bizanslara; İslam ordularının fethinden sonra Emevilerden Abbasilere, Şeyhoğullarından Büveyhoğullarına, Mervanilerden Selçuklara, Nisanoğullarından İnanoğullarına, Artuklardan Eyyubilere, İlhanlılar ve Akkoyunlulardan Safevilere, Osmanlıdan Cumhuriyete… Kimler gelmiş, kimler geçmiş bu şehirden, bu diyardan… Tarihin dili olsa da bir anlatsa…

Ergani Gezimden Kısa Notlar

okuma süresi: 11 dk.

gece siyah saçlarını günün yüzüne örttüğündeay, gecenin siyah saçlarını aralayıp gül yüzünü gösterir 14-29 Mayıs 2013 tarihleri arasında annemi, kardeşlerimi, akrabalarımı, dostlarımı ve doğup büyüdüğüm mekânları görmek amacıyla Diyarbakır-Ergani-Çermik’te bulundum. Kısa notlar halinde izlenimlerimden bazılarını paylaşmak istiyorum. 14 Mayıs günü saat 17.00 gibi Diyarbakır Havaalanından dışarı çıktım. Havaalanı önünde belediye otobüsü yoktu. Bir taksiye yöneldim ve şehir merkezine, Dağkapı’ya kaç liraya götüreceğini sordum. Taksici şehir merkezine 20 TL’ye götürebileceğini söyledi. O anda elinde ufak bir valiz olan bir genç gözüme ilişti. Yanaştım. Şehir merkezine gidecekse müşterek taksi tutabileceğimizi söyledim. Konuşmaya başladı, ama ben çok kıt Kürtçem ile konuşmadan hiçbir şey

Gülbaran’ın Gülleri Kitabına Dair

okuma süresi: 4 dk.

Dokuz yıl önce, Mayıs 2005’te Ergani’de yeni çıkan Çayönü’nden Ergani’ye: Uzun bir yürüyüş kitabımı satım ve dağıtımını yaparken Sedat Eroğlu ile tanıştım. Tanışma esnasında kitabı dakikalarca karıştırdı ve sonrasında da “ben de benzer bir kitap çalışması yapıyorum, bu kitapbınla hem işimi zorlaştırdın hem de kolaylaştırdın” sözcükleri ağzından döküldü. Bende kendisine, “işini kolaylaştırmasına sevindim, ama önemli olan zoru başarmaktır. Zor olanı başarırsak, başarmanın mutluluğu çok daha güzel ve tatlı olur” diyerek tatlı bir sohbete başladık. Sonrasında da yapacağı çalışmaya her türlü desteğimi vereceğimi söylediğim. 6 Ocak 2006 tarihinde ise Ergani Haber gazetesinde Çayönü’nden Ergani’ye: Uzun bir yürüyüş kitabımı konu alan “Ergani

Babam, Tolstoy ve Bal Arıları

okuma süresi: 6 dk.

hiç durmaz mısın be sen arı?Bin bir çiçeğe konarsınbir çiçekten kalkınca dayeniden balözlügüzel bir çiçek ararsın. Aile büyüklerim için bal arıları mübarek hayvanlardı. Çocukluk ve gençlik dönemimde dedem Abdullah Üzülmez, amcam Zeki Üzülmez ve babam Cuma Üzülmez arıcılıkla uğraşırdı. Bu nedenle ben, kardeşlerim ve amcam çocukları bal arılarının içinde büyüdük diyebilirim. Kovanların yapımında, kovanların temizlenmesinde, arı oğullarının kovanlara alınmasında, kovanlardan bal alımında zaman zaman aile büyüklerimize yardım ederdik. Arı kovanlarından yayılan uğultu ve arıların çevrede gezinirken çıkardıkları vızıltı bizlere ninni gibi gelirdi. Arı sokmalarından korkmazdık. Kovanlar önceleri saman karıştırılmış çamurdan silindirik olarak yapılan kara kovanlardı, sonraları babam fırınlanmış kilden yapılmış

Bir Kitabın Çağrıştırdığı Bir Anı(m)

okuma süresi: 9 dk.

“Hatırlamak ağır bir iştir ve hiçbir hatırlama sahih değildir.” Her şey zamanın ruhuna uygun değişir, ama bazı şeyler bu değişimin içinde yine de çok az değişir. Örneğin sihir, büyü, falcılık zaman içinde, şekil ve içerik bakımından belli değişimlere uğrasalar bile hâlâ birçok insan bugün bunlara inanmaktadır. Konuyla ilgisi dolaylı olan güzel bir kitap okuyorum. Adı Edessa (Urfa) Kutsal Şehir. İngiliz Akademisi Bilim Kurulu Üyesi Judah Benzion Segal kaleme almış. Urfalı, şair ve yazar Misbah Hicri kitabı bana hediye etti. Böyle güzel bir kitabı hediye ettiği için sevgili dostuma çok teşekkür ediyorum. Kitap isminden de anlaşıldığı gibi Edessa’yla/Urfa’yla ilgili. Urfa’nın kuruluşundan

Bunun Adı Korsanlıktır

/
okuma süresi: 12 dk.

“Başarılı insanların başarısı, bunu elde etmek için kullanmış oldukları yöntem ve vasıtalarla ölçülmelidir.” -La Rochefoucauld Onbin Yıllık Tarihin Tanığı ERGANİ adlı bir kitap elime geçti. Kitap özel bir ajansa hazırlatılmış, büyük boy ve hiçbir masraftan kaçınılmamış. Pahalı cinsinden birinci sınıf kaliteli kuşe kâğıda ofset basılmış. Kitap kapağının üstünde bir yuvarlak içinde “Türkiye Cumhuriyeti Ergani Kaymakamlığı”, alt kısmında ise “Ergani Kaymakamlığı’nın Kültür ve Tanıtım Hizmetidir” yazılmakta. Kapağın ortasında buğday başaklarıyla bezenmiş Hilar mağaralarından bir fotoğraf yer almakta. Künye kısmında ise İzmir’den bir adres ve bazı telefon numaraları yazılmış. Sonra da İmtiyaz Sahibinin Z. Canan Çeçen, Genel Müdürün Z. Canan Çeçen, Yazı

Şarap ve Edebiyat

okuma süresi: 5 dk.

İçki üzümden, aşk yürekten damıtılırBen, bu harika damıtımları hep tatmak isterim;Beni bekler çünkü değerlenen dirilen güzellik. Şarap, kadim bir içkidir. Şarabın tarihi, Anadolu’nun tarihi gibi çok eskidir. Eskiden çok iyi kaliteli şaraplar yapılırmış. Zaten Anadolu insanı hiçbir zaman şarapsız olmamış; antik çağlarda bile, Anadolu’da şarap törenlerde, şenliklerde, kutsamalarda has içkidir, hep var olmuştur. Dahası şarap, tanrıların içkisidir. Bu durum İslâm’ın Anadolu’yu fethedişine kadar devam etmiştir. Bugün Anadolu’nun değişik yerlerinde yapılan resmî ve kaçak kazılarda toprak altından en çok “küp” çıkmaktadır. Bu küp’ler başka başka amaçlar için kullanılsa da, daha çok şarap ve şarapçılıkta kullanılmaktaydı diyebiliriz. İslâm’ın Anadolu’yu fethetmesinden sonra da

1 9 10 11 12 13 25