Üçevler’de herkesin yerine nöbete kalan Anam Hava Üzülmez’e… hüzün sarıncakayan bir yıldız gibi düşersin aklıma.ahhh… üçevler…dut ağacının gölgesinde kaldı gençliğim. Üçevler; Makam Dağı’ndan bazen çok sert, bazen de serin esen rüzgârların dokunuşuyla okşanan, yaşamımda geçmişe doğru uzanan biraz puslu, biraz silik,
Meryem Ana Kilisesi [Surp Asdvadzadzin] İle İlgili Edindiğim Yeni Bilgiler
Sevgili hemşerim Yılmaz Varol’dan Web sitemdeki “iletişim” sayesinde 11.08.2010 günü bir ileti aldım. İletisinde: “Uzun zamandır merak ettiğim bir sorunun yanıtını buldum, sizin de çok sevineceğinizi düşünerek sizinle paylaşmak istedim. Ergani’deki manastırla ilgili sanırım bugüne dek yazılmış en detaylı bilgi V. Bardizaktsi-B. Natanyan-K.Sirvansdyants, Palu-Harput 1878, II. Cilt Raporlar, sayfa: 511–514’te yer alıyor. Dosya ekleyip yollayabileceğim bir mail adresiniz varsa, ilgili sayfaları taratıp gönderebilirim. Selamlar” diye yazıyordu. Bu ileti beni çok duygulandırdı ve sevindirdi. Duygulanmama neden, Yılmaz Varol gibi duyarlı hemşerilerimin var oluşuydu. Sevinmeme neden ise, iletide bildirilen bilgiydi. Sevgili hemşerimden hemen söz konusu kitabın ilgili sayfalarını tarayıp e-posta adresime göndermesini
“5 no’lu Cezaevi: 1980-1984” Belgesel Filmine Dair
karacadağ eteklerindeişkence fabrikası durmadan çalışıyor: 24 saat.insanlar açinsanlar perişankol geziyor veremhasta her yan,insanlarya ölüyor ya da kalıyor sakat.Zorluyorlartutsak halkımın evlatlarınıtutsak etmeyene derlerse“em-reeet komutaaanııım!” demeye. 1982-1984 yılları arasında ünlü (!) Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde tutuklu kaldım. Kaldığım süre içersinde çok şey yaşadım, çok şey gördüm, çok şey duydum. Çıktıktan sonra da 5 No’luyla ilgili yine çok şey dinledim, çok şey okudum. Yaşadıklarımı, gördüklerimi, duyduklarımı anlatmamda sözcüklerin anlamı yetersiz kalır, gücü yetmez. Cezaevinde bulunan tutuklu ve mahkûmların “hiç“leştirilmeleri; onursuz, kişiliksiz birer zavallı mahlûk olmaları hedeflenmişti. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi gerçek anlamıyla tam bir cehennemdi. 6 Temmuz 2010 günü İstanbul’da Seyr-î Mesel Sanat
Hilar Çayönü’nde Çıkartılan ve Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenen Buluntuların Listesi
Prof. Dr. Halet Çambel ve Prof. Dr. Robert J. Braidwood tarafından İstanbul ve Chicago Üniversiteleri ortak araştırma projesi olarak Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları Karma Projesi kapsamında Diyarbakır ili Ergani ilçesi Hilar köyü Çayönü tepesinde (Qorte Ber Çem’de) kazılara başlandı. Çok geniş ve kapsamlı olan bu projeye yurt içi ve yurt dışından birçok bilimsel kurum ve önemli bilim insanları katıldı. Yapılan bu çalışmalar ve kazılar sonucu çok sayıda buluntu elde edildi. Buluntuların bir kısmı Diyarbakır’da Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmekte, bir kısmı da koruma altına alınmıştır. Arkeoloji Müzesi‘nde Neolitik Çağ’dan itibaren Eski Tunç, Urartu, Asur, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı devirlerine
İki Kongreye Dair Bazı Gözlemlerim
Geçtiğimiz günlerde iki önemli etkinliğe katıldım. Birincisi, Kimya Mühendisleri Odası -KMO İstanbul Şubesi tarafından Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda 17-19 Mayıs 2006 tarihleri arasında düzenlenen 6. Uluslararası Boya, Vernik, Mürekkep ve Yardımcı Maddeler Sanayi Kongresi ve Fuarı (Boya 2006); İkincisi, 25-28 Mayıs 2006 tarihlerinde yapılan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği -TMMOB’nin 39. Olağan Genel Kurulu. Bu kongrelere ilişkin bazı gözlemlerim oldu, bunları sizlerle paylaşmak istiyorum. “Boya 2006” kongre ve fuarını TÜBİTAK dâhil 31 firma ve kuruluş destekledi. Açılış konuşmasını Sanayi ve Ticaret Bakanı Sn. Ali Coşkun yaptı. Kongre süresince, ana teması “Akıllı Boyalar ve Yeni Teknolojiler” olan toplantılar
Ergani Lisesi Boykotu ve Dağyeli Gazetesi
Antakyalı arkadaşım Arif Okay’la Nisan ayının güzel bir günü bir simit sarayında güzel güzel çay içip sohbet ederken, çok ilginçtir, arkadaşım kendisinde Ergani’deki lise boykotunu birinci sayfasında haber yapan Kırıkhan ilçesinde yayınlanan Dağyeli gazetesinin olduğunu söyledi. Bunu duyunca çok sevindim. Meraklandım. Hemen en yakın zamanda gazete sayfasını scan edip göndermesini rica ettim. Sağ olsun ricamı kırmayıp gönderdi. Teşekkür ederim. Ergani ilginç bir yer gerçekten. 30 Temmuz 1965 tarihinde Ergani’de asker uğurlamasında yaşanan talihsiz bir trafik kazasındaki devlet organlarının sergilemiş olduğu sorumsuzluğu protesto etmek için 2 Ağustos 1965’te bir yürüyüş yapılır. Ali Güzel tarafından yürüyüşte okunan bildirinin tam metni taa Tokat’ta
Anılar Dökülmese Tarih Karanlıkta Kalır
Toplumsal uyanışımızın tarihini bilmek, dahası bu tarihi oluşturmak için geçmişte yaşananların bir bütün olarak kayıt altına alınması, tarihin arşivine kalıcı olarak girmesiyle mümkündür. Toplumsal belleğin oluşumu ve kalıcılığı ancak böyle sağlanır. Ergani toplumsal uyanışın ilk yaşandığı yerlerden biridir. Toplumsal uyanışımıza dair elinde bilgi ve belge olanlar bunları bizlerle paylaşmalı, olayları yaşayanlar ise anılarını yazıp tarihe kayıt düşmelidir. Bu, görev olarak önümüzde duruyor hepimizin. Lütfen dokunalım: Anılar dökülsün. Tarih gölgede, karanlıkta kalmasın. 18 Eylül 2009´da Diyarbekir İletişim Grubunda “Ergani´de yapılan ilk sosyal içerikli yürüyüşlerden biri” adıyla bir fotoğrafı paylaştım. M. Şehmus Güzel Hocam bu fotoğrafın kendisinde yarattığı çağrışım ve anımsatmalar sonucu
Aşık İhsanî: “Ağalı Dünya”ya Başkaldıran Ozan
Aşık İhsanî 21 Nisan 2009’da aramızdan ayrıldı. Bizi bırakıp gideli bir yıl oldu. Ölüm yıldönümünde bu yiğit devrimci ozanımızı anmak ve elime yeni geçen, ama şimdiye kadar hiçbir yerde yayınlanmamış bir fotoğrafını gün yüzüne çıkartmanın sevincini paylaşmak istiyorum. Yaşam öyküsünü uzun uzun anlatacak değilim. Aşık İhsanî, 1932 yılında, karpuz tadında tatlı insanların çok, bu yiğit insanların ağız tadını bozmak için en kuytu ve çok derin mekânlara sinmiş zehirli akreplerin de hiç eksik olmadığı kara surlarıyla bir eşi benzeri daha olmayan kadim direniş şehri Diyarbakır’da doğdu. Gerçek ismi: İhsan Sırlıoğu’dur. O, sanat yaşamına 1958 yılında, Ankara Radyosu “Yurttan Sesler” programının şefi
Güzel’den Güzel Bir Kitap: Ergani Yürüyor
“Yenilenlerin tarihidir bu anlatacağımtarihleri anlatılmayacak olanların tarihi.” -Francis Combes Toplumsal tarihimizde Ergani’nin önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Çünkü toplumsal uyanışın yaşandığı ilk yerlerden biridir Ergani. 1960’lı yıllarda yapılan Kımıl Mitingi, Elektrik Yürüyüşü, Lise Boykotu, TÖS’ün Türkiye çapındaki boykotuna katılım eylemi, DDKO ve TİP’in faaliyetleri; ve asker uğurlamada meydana gelen trafik kazası sonrasındaki devletin sorumsuzluğunu -“devlet otoritesini” protesto yürüyüşü bunun kanıtlarıdır. M. Şehmus Güzel, Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı –TÜSTAV yayınlarınca yayınlanan 48 sayfalık “Ergani Yürüyor” anılar kitapçığıyla; bizlere bu kanıtlardan birini, o güzel günlerin hikâyesini anlatmakta; toplumsal uyanışımızın anılarda kalmış ve neredeyse unutulmaya yüz tutmuş bir kesitini sunarak hafızalarımızın tazelenmesine
Tarih, Hilar’daki Yer İsimleri ve Aldığım Bir Mektup
Tarihin şafağında Hilar vardır. Bölgemizin on bin yıllık tarihine baktığımızda; aynı coğrafyada, birbirinden farklı, hatta birbirlerine karşı duran pek çok kültürel, etnik ve dinî oluşumun değişerek, birleşerek, dağılarak ve sonra yeniden ve yeniden bütünleşerek, geçmişten geleceğe yaptıkları kanlı ve coşkulu yolculuğuna tanık oluruz. Ne de olsa bölgemizin içinde yer aldığı Mezopotamya, dinlerin bereketli ve hareketli döl yatağı ve Tevrat’ta yazıldığı gibi “kendi halkını yiyenlerin toprağı“dır; birçok inanış ve etnik topluluğun mezarıdır. Mezopotamya, yükselme ve düşüşün, büyüme ve tükenmişliğin; yorgunluğun, yaşlanmanın, itaatkârlığın, dinamizmini yitirmenin ve bir volkan gibi her an yeniden patlamanın; sürekli savaşların, bir anlamıyla da av ve avcıların coğrafyasıdır.
Hilar Kitabımla İlgili Aldığım İki Mektup ve Yazdığım Bir Yanıt
Hilar kitabımla ilgili iki mektup aldım. Biri Hilar köyünden, diğeri yurtdışından. Bu mektupları ve bu mektuplardan birine yazdığım yanıtı sizlerle paylaşmak istiyorum. Mektuplar her ne kadar şahsıma yazılmışsa da, esas itibariyle mektubu yazanlar Hilar ve Hilar kitabımı ele almaktadırlar. Bildiğiniz gibi Hilar dünya kültür mirasının önemli yerlerinden biridir. Böylesine önemli tarihi bir yerle ilgili yapılan yazışmaların kişiler arasında kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Doğu toplumlarının eskiye/tarihe bakışı, belgelerden çok söylentilere dayalıdır. “Zamansız geçmiş” olarak tanımlanır. Tarihi kalıntıların veri niteliği kazanması ve bunlardan, bir zamana ölçeğine bağlı bilgi edinilmesi yeni yeni anlaşılmaya başlamıştır. Geçmişe dönüp bir baktığımızda bunu daha net görürüz. Örneğin dünya