Üçevler’de herkesin yerine nöbete kalan Anam Hava Üzülmez’e… hüzün sarıncakayan bir yıldız gibi düşersin aklıma.ahhh… üçevler…dut ağacının gölgesinde kaldı gençliğim. Üçevler; Makam Dağı’ndan bazen çok sert, bazen de serin esen rüzgârların dokunuşuyla okşanan, yaşamımda geçmişe doğru uzanan biraz puslu, biraz silik,
Geçmişte Kalan Bir Meslek: Çömlekçilik
1960’lı yıllar yoksulluk ve yoksunluk yıllarıydı. Ulaşım, iletişim, her şey sınırlıydı. Bir yerden bir yere gitme, bir yere bir şeyler gönderme veya oradan getirtme çok nadir yapılabiliyordu. Çocuktum. O zamanlar Ergani’den Çermiğe Faho dedemlere (Fahri Değirmenci, 1906-1999) eşekle gidip gelmek (mesafe 35 km.) muazzam bir değişiklikti benim için. Farklı yerleri, farklı insanları, farklı şeyleri görmemin etkisiyle bu seyahatlerim tam bir şenlik havasında geçerdi. 1964(?) yılı yaz tatilinde yine böyle Çermik’te dedemleri ziyaretteyken annemin dayısının oğlu Kamber Sümbül beni çalıştığı çömlek yapım yerine götürmüştü. Çömlek yapım yeri Çermik –Siverek karayolunun alt kısmında 27 Mayıs İlkokulu’ndan sonra bahçelerin kenarında bir yerdeydi. Çömlekçi
Kirvem Nadir Akyıldız’ı Sonsuzluğa Uğurladık
“Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim. Kalp durur. Akıl unutur.Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur.” -Mevlana Ölüm hayatın acı gerçeğidir. Bu acı gerçek ne zaman ve nerde karşımıza çıkar bilemeyiz. Kirvem Nadir Akyıldız’ın vakitsiz vefat haberini kardeşim Şahin’den aldım. Haberin etkisiyle sarsıldım; içimi keder ve hüzün kapladı. Sonra kendimi toparladım ve değerli dostumu son yolculuğuna uğurlamak için hemen bilet alıp İzmir Dikili’ye hareket ettim. Mezarına iki kürek toprak atarak onu sonsuzluğa uğurladım ve üç gün taziyesinde bulundum. Ama görevim bitmedi, Nadir Akyıldız’ı birazcık anlatmam ve eski günlerimizi yâd etmem lazım. Nadir, Ergani’nin tek muhacir
Ergani Madeni (Maden) Sancağı’nda Bulunan Kurumlar
Salnameler, Osmanlı Devleti’nin yayınlamış olduğu resmî yıllıklardır. Bu yıllıklarda genel olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun, özel olarak da şehirlerin yıllık olarak ekonomik, sosyal, sağlık, eğitim ziraat ile ilgili istatistikî verileri yer almaktadır. Bilgiler kısıtlı olsa bile, salnameler şehir tarihçilerinin, tarihçi ve araştırmacıların başvuru kaynakları arasında sayılmaktadır. Geçenlerde Diyarbakır’la ilgili “Salnamelere Göre Diyarbakır Vilayeti’nde Dini ve Sosyal Yapı” başlıklı bir “yüksek lisans tezi”ni inceledim. Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı Dinler Tarihi Bilim Dalı’ndan Şengül Baydur hazırlamış (Elazığ-2007). Tezde, “Diyarbakır Vilayeti’ndeki Dini ve Sosyal Kurumlar” başlığı altında “Ergani Madeni (Maden) Sancağında Bulunan Kurumlar”a dair sayısal veriler
Av. Erdinç Uzunoğlu Unutulmayacaktır
Bir güzel insan daha bizi bırakıp gitti. Diyarbakır Barosu avukatlarından Erdinç Uzunoğlu, 21 Ocak 2014’de gece saat 22.00 de evinde vefat etti. Bir gün sonra da Diyarbakır’da defnedildi. Ölüm hayatın ötesi, ayrılığın ebediliğidir. Giden çok yakınınsa ve de gidişinin acısını yüreğinde duyuyorsan gidenin ardından yazı yazmak çok zor. Erdinç kardeşimin cenazesinde, mezarı başında, taziyesinde bulunamadım. Bu nedenle hatırlayabildiklerimi yazmam, onu yâd etmem boynumun borcu. Kendisiyle en son 2012’de Diyarbakır’da yazıhanesinde görüşmüştük. Yoldaş Koçero kitabımı hediye etmiş, sonra çıkıp birlikte yemek yemiştik. İki gün sonrası için de; “Ben, sen ve Hüsnü Güzel üçümüz birlikte Muharrem Demir’in yerinde güzel bir kafayı çekelim.
Halat Çambel’in Anısına…
Bir aydır Rusya’nın St. Petersburg (Leningrad) kentinde oğlumun, torunlarımın yanındaydım. Saygı duyduğum güzel insan Prof. Dr. Halet Halet Çambel’in vefatını ancak Rusya’dan döndükten sonra öğrendim. Koca bilgi çınarının ölümüne, bizi bırakıp gidişine üzülmemek elde değil. O, üreten ve düşünen bir düşünürümüzdü. Düşünce ve ürettiklerini paylaşan, paylaşmadan zevk alan bir aydınımızdı. Başımız sağ olsun. Sevgili hocamı en son 15 Eylül 2008 tarihinde Çapa Tıp Fakültesi’nde hasta yatan eşi Nail Çakırhan’a refakat ettiği esnasında ziyaret etmiş, hasta olan eşine şifalar dilemiştim. O zaman 90 yaşının üzerinde olmasına rağmen gözlerinin içi hayat doluydu, gülüyordu. Bedenen çok canlı ve hareketliydi. Zekâsının pırıl pırıl oluşuna
Salnâme-i Diyarbekir’de Ergani’nin “Dil-Nişîn”liği
Ergani’nin nasıl “dil-nişîn” (gönülde yer tutan, hoş) bir yer olduğuna geçmeden önce salnâmenin ne olduğuyla ilgili kısa bir açıklamanın faydalı olacağı kanısındayım. Salnâme, bir senelik olayları topluca göstermek üzere hazırlanan eserler için kullanılan bir sözcüktür. Türkçeye Tanzimat’tan sonra girmiştir. Farsça “sene” demek olan “sal” ile yine Farsça “mektup”, “kitap” anlamına gelen “name” sözcüğünün birleşmesiyle oluşmuştur. Günümüzdeki karşılığı “yıllık”tır. Batılılar salnâme veya yıllık karşılığında “annuaire”, “annus”, “annale” ve “almanac” sözcüklerini kullanmaktadır. Salnâmeler Osmanlı Devleti’nin yayınlamış olduğu resmî yıllıklardır. Bu yıllıklarda genel olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun, özel olarak da şehirlerin yıllık olarak ekonomik, sosyal, sağlık, eğitim, ziraat ile ilgili istatistikî verileri yer almaktadır.
Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Çermik Köylerinin Adları
1928 yılında İçişleri Bakanlığı Nüfus Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları isimli çalışmada Türkiye’deki tüm vilayetlerin merkez ve kazalarındaki köylerin tek tek sayı ve adları yer almaktadır. Köy adları Latin harfleriyle ve hemen karşılarında da Arap harfleriyle yazılmıştır. Kitabın 591-614 sayfa aralıklarında Diyarbekir Vilayeti’ne yer verilmiş ve Diyarbekir Vilayeti’nin 8 kazası olduğu, bunların da Merkez Kaza, Çermik Kazası, Osmaniye (Ergani) Kazası, Silvan Kazası, Kulb Kazası, Lice Kazası, (Elimdeki notlar eksik olduğu için 7. ve 8. kazanın isimlerini yazamıyorum. M. Üzülmez) olduğu yazılmaktadır. Kitapta Diyarbekir Vilayeti’ne bağlı kaza köylerinin adedinin toplamda 561, Çermik’e bağlı köy ve mezra adedinin
Onur Mücadelesinin Bir Belgesi: “Puç Oldum!”
“güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsandikenleri kopardığın yerler teker teker kanardikenleri kopardığın yerleri bir bahar filan sanırsanKürdistan’da ve Muş-Tatvan yolunda bir yer kanarMuş-Tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsaneşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar” – Turgut Uyar( Divan, 1970) Eski zamanlarda aile büyüklerim bağ bahçe işleriyle uğraşırdı. Badem veya cevizlerin içi boş, kararmış ya da kurtlu olduğunda “puç olmuş” derlerdi. Yine o dönem yaşlı tanıdıklarım oturup kalkarken zorlandıklarında, el ve ayaklarında sorun yaşadıklarında “puç oldum” deyip hallerini arz ederlerdi. Beni böyle geçmişe götüren “Puç Oldum!” kitabı oldu. Kitap yeni sayılmaz, bir yıl önce, yani Kasım 2012 de yayınlanmış, ama benim haberim
Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Ergani Köylerinin Adları
1928 yılında İçişleri Bakanlığı Nüfus Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Son Teşkilat-ı Mülkiye’de Köylerimizin Adları isimli çalışmada Türkiye’deki tüm vilayetlerin tek tek merkez ve kazalarındaki köylerin sayı ve adları yer almaktadır. Köy adları Latin harfleriyle ve hemen karşılarında da Arap harfleriyle yazılmıştır. Kitabın 591-614 sayfa aralıklarında Diyarbekir Vilayeti’ne yer verilmiş ve Diyarbekir Vilayeti’nin 8 kazası olduğu ve bunların da Merkez Kaza, Çermik Kazası, Osmaniye (Ergani) Kazası, Silvan Kazası, Kulb Kazası, Lice Kazası, (Elimdeki notlar eksik olduğu için 7. ve 8. kazanın isimlerini yazamıyorum. M. Üzülmez) olduğu yazılmaktadır. Kitapta Diyarbekir Vilayeti’ne bağlı kaza köylerinin adedinin toplamda 561, Ergani’ye bağlı köy ve mezra
Şevki (Şewqi) Bey’in Mezarı
Kürt siyasi grupları içersinde geçmişte yer almış bazı arkadaşlar zaman zaman benden Şevki Bey’in mezar yerini sorduklarında bu konuda bir bilgimin olmadığını söylemiştim. Bu sormalardan çok sonra, 14-29 Mayıs 2013 tarihleri arasında Ergani’de (Diyarbakır) bulundum. Bu bulunuşum esnasında gazeteci arkadaşlarla sohbet ederken, tesadüfen gazeteci Murat Babacan, Şevki Bey’in Mezarı’nı görüp görmediğimi sordu. Ben de görmediğimi ve nerde olduğunu da bilmediğimi söyledim. Murat, “Abi, ben ve Mehmet Oğuz eski Ergani harabelerini gezerken tesadüfen Şevki Bey’in Mezarı’yla karşılaştık. Hemen fotoğrafını çektik. Fotoğrafı bizde var, istersen sana verebiliriz” diye açıklamada bulundu. Ve Mezarın Ergani-Maden Karayolu’nun kuzey tarafında eski şehir harabelerinin orada bulunduğunu, ama