Tarih - Page 4

/

Eski Zamanlarda Üçevler

                 Üçevler’de herkesin yerine nöbete kalan Anam Hava Üzülmez’e… hüzün sarıncakayan bir yıldız gibi düşersin aklıma.ahhh… üçevler…dut ağacının gölgesinde kaldı gençliğim. Üçevler; Makam Dağı’ndan bazen çok sert, bazen de serin esen rüzgârların dokunuşuyla okşanan, yaşamımda geçmişe doğru uzanan biraz puslu, biraz silik,

okuma süresi: 132 dk.

Söylemek Yazmak

okuma süresi: 3 dk.

Yazının öncesi:I – Tarih Nasıl Yazılır?, Tarih ve Yerel TarihçiII – Tarih Üzerine, Tarih Nasıl Yazılır?III – Bellek ve Akdeniz 6. Söylemek Yazmak Okuma listemde olan tarihle ilgili kitapların okumasını tam bitirmiştim ki, -benim için- bir sürpriz oldu. Kıymetli hemşerim, sevgili hocam M. Şehmus Güzel’in kaleme aldığı Söylemek Yazmak(*) adlı kitabının yayımlandığı haberini aldım. Kitabı hemen temin edip bir solukta okudum. M. Şehmus Güzel, kitabında geçmişimizi iyi bilmek, kendimizi tanımak ve tanıtmak ve özellikle tarihleri es geçilmek, unutturulmak istenen halkların tarihinin eksiksiz yazılabilmesi için sözlü tarihin önemine vurgu yaparak sözlü tarihin araç gereçlerini öneriyor ve bu tarihin nasıl yaratılabileceği konusunda

Bellek ve Akdeniz

okuma süresi: 3 dk.

Yazının öncesi:I – Tarih Nasıl Yazılır?, Tarih ve Yerel TarihçiII – Tarih Üzerine, Tarih Nasıl Yazılır? 5. Bellek ve Akdeniz Fransız düşünür Fernand Braudel, Bellek ve Akdeniz(*) kitabında tarihin bir belleği olduğunu ve bu belleğinde Akdeniz ve Akdeniz kıyıları olduğunu ileri sürer: Okuyucuları tarihöncesi ve antikçağa bir yolculuğa çıkarır ve bu yolculuk tarihsel derinlik içinde, tarihöncesinden Roma fethinin tamamlanmasına kadar devam eder. Akdeniz’in jeolojik başlangıcından sonra kıyılarında doğup sonradan yok olan kadim uygarlıkların yarattığı kültürlerin gelişimi ve yayılışı binyılları kapsayan bir zaman dilimi içerisinde anlatılır: “İnsanların yaşadığı tüm zamana yayılacak kadar geniş tutulmadığı sürece tarihin anlaşılamayacağı”nı ileri sürer ve “her

“Tarih Nasıl Yazılır?”

okuma süresi: 3 dk.

Işığın Kaynağı Düşün ve Sanat DergisiYıl: Temmuz-Ağustos 2015, Sayı: 6 Paul Veyne’nin kaleme aldığı tarih yazımına ilişkin Tarih Nasıl Yazılır? kitabı alışıla gelmiş görüş ve anlayışların dışında, farklı şeyler söylüyor. Veyne, Tarih Nasıl Yazılır? adlı kitabında tarihe tepeden bakarak eleştirel bir yaklaşımla tarihi, tarihyazımını, tarih bilimini(?) sorgulamış. İlginç, tarih konusunda yazdıkları kulağa kar suyu kaçıran cinsten. Potansiyel bir ağırlığı, entelektüel bir havası var. Akademik olmanın ötesinde, sanki biraz da polemik için kaleme alınmış: Anlatım ve üslûp olarak Annales okulu yanlılarıyla, Marksist düşünürlerle ve tabi başkalarıyla bir hesaplaşma içinde gibi. Akademik çevreden olmayanlara, konulara yabancı olanlara ağır gelebilir. Okunması ve anlaşılması

Tarih Üzerine, Tarih Nasıl Yazılır?

okuma süresi: 4 dk.

Yazının öncesi: Tarih Nasıl Yazılır?, Tarih ve Yerel Tarihçi 3. Tarih Üzerine Alman düşünür Friedrich Nietzsche, Tarih Üzerine(*) kitabında tarihi felsefi açıdan sorgulayarak bilgi, tarih ve değerler alanına eleştiriler yöneltir. Tarihin, büyük yaratmaların, uygarlığın özünü kuran geliştirici ilkelerin, insanı aşamalı olarak başarının en yüksek doruğuna ulaştıran girişimlerin, kendi varlığında evrenin yaratıcı özünü dile getiren “üstüninsan”ın bilimi olduğunu ileri sürer. Kitap, tarihin yaşam için yararı ve zararı üzerine Nietzsche’nin “çağa aykırı düşünceler”inden bir seçki. Ayrıntıları ilişkilendirmesindeki dehasıyla çoğu tarihçiyi; müşterilerini aldatan, defolu mal satan satıcılara benzetiyor. Nasıl bir tarih, ya da tarihe gereksinimiz var mı sorusuna verdiği yanıt ise yerinde güzel

Tarih Nasıl Yazılır?, Tarih ve Yerel Tarihçi

okuma süresi: 3 dk.

Tarih, yerel ve sözlü tarih, tarihyazımı konularında daha önce birkaç kez değindiğim gibi değişik zamanlarda Diyarbakır ve çevre ilçelerden, köylerden mektuplar, iletiler alıyorum. Gelen mektup ve iletilerin çoğunda aileleri, aşiretleri, köyleri, ilçeleri veya geçmişte yaşanmış önemli mekân ya da olaylar hakkında sorular sorulmakta; bazen de yapacakları araştırmayla ilgili bilgi belge konusunda yardımcı olmam ya da yol-yöntem hususunda bilgi istenmekte. Ayrıca çeşitli üniversitelerin tarih bölümlerinde okuyan öğrenciler bitirme ödev ya da tez çalışmalarıyla ilgili benzeri sorular sormaktalar. Tarih konusunda uzman değilim, ama tarihe ilgi duymaktayım. Zaman zaman da tarihle ilgili yazılar, kitaplar kaleme almaktayım. Düşündüm: Madem ilgi duyuyorum, gelen çeşitli sorulara

Yalan Tarihin Panzehri Sözlü Tarihtir

okuma süresi: 5 dk.

Işığın Kaynağı Düşün ve Sanat DergisiSayı: 5, Yıl: 2015 “Aslanlar kendi tarihlerini yazmadıkça, tarihi avcılar yazmaya devam eder.” Bazen köy veya kasabaları hakkında yerel ölçekte çalışma yapmak isteyenlerden iletiler/ mektuplar alıyorum. Mensup oldukları aşiret, aile veya köylerinde yaşayan insanların sosyal yaşamı ve özellikle önemli tarihi olaylar olmak üzere geçmişiyle ilgili sorular soruyorlar, yardım istiyorlar. Genelde geçmiş ve günümüzle ilgili yazılı ve sözlü her türlü kaynağın önemini vurguluyor, arşivlerin ve yazılı kaynakların taranmasını, var olan tarihi kalıntıların tespit edilmesini, konuyla ilgili olabilecek her türlü bilgi ve belgenin toplanmasını öneriyorum. Ayrıca olayları yaşayan, gören, duyan yaşlı ve bilgi sahibi olan insanların mutlaka

Yerel Tarih Çalışmaları Üzerine

okuma süresi: 4 dk.

Yerel tarih çalışmalarıyla ilgili çeşitli üniversitelerin tarih bölümü öğrencilerinden iletiler, mektuplar ve telefonlar alıyorum. Çoğunluk bilgi ve belge istiyor; kimi de yol, yöntem konusunda görüş soruyor. Öğrencilerin yaptığı veya yapacağı yerel tarih çalışmaları/tezler mecburiyetten, okul bitirme amaçlı olduğundan gerçekleri yansıtması çok zordur. Bu tür çalışmalar genellikle devletin, muktedirin, bağlı oldukları üniversitelerdeki hocalarının istekleri doğrultusunda olur, oluyor. Örneğin, öğrencilere bazı konuları araştırmalarını ve bunları çalışmalarında işlemelerini söylediğimde; “Abi, dediğin konuları eğer yazarsam tezim kabul görmez. Hocam kabul etmez” türünde hemen sitemlerini bildirmekteler. Ayrıca kabul görmüş klasik tarihin konuları da zaten bellidir: Kral, padişah, paşa ve kahramanlar, “hainler” “arkadan hançerleyenler”… Böyle olunca

Diyarbakırlı Bazı İslamcı Yazarların Tarih Anlayışı

okuma süresi: 8 dk.

“Elim boş,Ayağım pusu.Bir ben bileceğim oysaNe afat sevdim.Bir de ağzı var dili yokDiyarbekir Kalesi…”-Ahmed Arif Yakın dönemde Diyarbakırlı bazı İslamcı akademisyen ve yazarların Diyarbakır’a dair hazırlamış oldukları kitaplardan bazılarını meraktan, bazılarını bir şeyler öğrenme isteğinden, birini de imzalanıp adıma gönderildiği için inceledim. İncelediğim bu kitapların üç tanesini “T.C. Dicle Üniversitesi”, diğerlerini “Şehir Araştırmaları Merkezi” yayımlamıştır. “T.C. Dicle Üniversitesi” tarafından yayımlanan kitapların editörlüğünü Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat yapmıştır. Kitaplarda yer alan yazıların çoğunluğunu ise akademik unvanı olan farklı şahıslar kaleme almış, ama yazılar özen gösterilmeden, gelişigüzel yazılmıştır. Sanki kitapların sayfa sayısını fazlalaştırmak için toplama bilgilerin yanında gerekli gereksiz bol bol

Tarihin Dili Olsa Da Anlatsa: Yüz Yıllık Ah!

okuma süresi: 5 dk.

“Yüz Yıllık Ah! Toplumsal Hafızanın İzinde 1915 Diyarbekir” bir sözlü tarih çalışması olup, Adnan Çelik ve Namık Kemal Dinç tarafından kaleme alınmıştır. Kitap, “1915 Diyarbekir, Kürtler” projesi kapsamında yürütülen çalışmanın sonuçlarını içermektedir. “1915 Diyarbekir, Kürtler” proje çalışmasıyla Diyarbakır il merkezinde, ilçe ve köylerinde 60 kişiyle yüz yüze görüşülerek; yaşayan insanların 1915 Ermeni Soykırımı’na dair hafıza, hatırlama ve aktarılma hâllerine odaklanıp mevcut hafızanın gün yüzüne çıkarılması hedeflenmiştir. Saha çalışmalarında yapılan görüşmeler çoğunlukla Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçelerinde, çok azı Türkçe olarak yapılmıştır. Ele alınan konunun özgül ağırlığının olması nedeniyle sahada daha fazla insanla görüşme yapılabilirdi, ama zaman darlığından bunun gerçekleşmediğini düşünüyorum.

Hüsnü Güzel Hocamızı Kaybettik

okuma süresi: 6 dk.

hep anlattığın gibi, hayat işte böylehazan yaprağı gibi dökülmeye başladık 11 Kasım 2014 günü sevdiğim güzel bir insanı, Hüsnü Güzel hocamızı kaybettik (1944-2014).Vefatını Ergani’den kardeşim Şahin haber verdi. Beklemediğim bu haber karşısında çok üzülmenin ötesinde, derin bir sarsıntı geçirdim. Çünkü o, bizim kuşak devrimcilerinin sevgili “Hüsnü Abi”si; moral ve neşe kaynağıydı. Kendisini 1978’de Ergani’de Dicle Öğretmen Okulu’nda öğretmenlik yaparken tanımıştım. Bizleri kardeşim Ali Haydar tanıştırmıştı. Hatırladığım kadarıyla o dönem Mahmut Aktop müdür, Ali Haydar müdür başyardımcısı, Hüsnü Güzel ise eğitim şefiydi. Bu tanışmamız sarsılmaz dostluğumuzun temelini oluşturdu. Sonrasında birlikte mücadele ettik, birlikte güldük, birlikte üzüldük, birlikte zulüm gördük, birlikte acılar