Üçevler’de herkesin yerine nöbete kalan Anam Hava Üzülmez’e… hüzün sarıncakayan bir yıldız gibi düşersin aklıma.ahhh… üçevler…dut ağacının gölgesinde kaldı gençliğim. Üçevler; Makam Dağı’ndan bazen çok sert, bazen de serin esen rüzgârların dokunuşuyla okşanan, yaşamımda geçmişe doğru uzanan biraz puslu, biraz silik,
Fatih Sultan Mehmed’in Hocası Molla Gürani Erganili mi?
Molla Gürani Kimdir, Nerede ve Ne Zaman Doğdu?İslam düşünürleri arasında Molla Gürani’nin doğum tarihi ve doğum yeri tartışmalıdır. Bazı kaynaklar doğumunu 1406, bazı kaynaklar 1410 olarak vermektedir. Doğum yeri olarak da genellikle bugün İran sınırları içinde bulunan İsferâryin ile Kuzey Irak’ta bulunan Şehrezûr’u yazmaktadırlar. Bu yazılanlar hiç araştırılmadan, başka yazar ve düşünürlerce de hep nakledilerek tekrarlanıp durulmuştur. Yaptığımız araştırmada ise, Molla Gürani’nin Ergani’ye bağlı Hilar köyünde doğduğuna dair çok ciddi kaynakların var bulunduğuna şahit olduk. Bu konuda en önemli kaynak; İslâm bilgini Burhânuddin Ebu’l-Hasan İbrahim el-Bikāî (ö. 885/ 1480)’nin Köprülü Kütüphanesi’nde 1119 numarada kayıtlı olan ‘Unvânu’z Zamân adlı eseridir. el-Bikāî
Bir Fotoğrafın Düşündürdükleri
Meryem Ana Kilisesi’nden söz etmek istiyorum. Çünkü içler acısı, virane bu kilisenin yıkılmamış, sağlam durumdayken, avlusunda atların bağlı olduğu bir fotoğrafı elime geçti. Fotoğrafa bakınca, içimden; “Hey gidi günler hey, bu tarihî görkemli eser böyle mi olacaktı” dedim. Fotoğraf, Gertrude Bell’e (1868-1926) ait. Gertrude Bell, bir İngiliz Gizli Servis ajanıdır. 1899 yılından başlayarak 1911 yılına kadar, birçok kez Osmanlı İmparatorluğu’nda gezi ve araştırmalar yapar. Çok sonraları yaptığı araştırma ve gezilere ait bilgilerin bir kısmı kendi adına oluşturulan bir arşivde açıklanır. Arşiv, Gertrude Bell’in yazılarını, mektuplarını ve çektiği fotoğrafları içermektedir. İlgi duyanlar http://www.gerty.ncl.ac.uk sitesine bakabilir. Bu sitedeki arşivin dışında, Gertrude Bell’in
Kan, Petrol ve İskender’in Kılıcı
“…mülk olarak almak için geçmekte olduğun memleket dağlar ve dereler diyarıdır, ve göklerin yağmurundan su içer, Allahın RABBİN kayırdığı bir memlekettir; yılın başından yılın sonuna kadar Allahın RABBİN gözleri daima onun üzerindedir.” (Tensiye 11: 11-12.) Hz. Musa Tevrat’ta kavmine böyle seslene dursun, bugün Ortadoğu ne “RABBİN kayırdığı bir memleket”, ne de “RABBİN gözleri onun üzerinde”. Ortadoğu’da göklerden yağmur yerine bomba, derelerden su yerine kan akmaktadır. Neden? Her şeyin bir başlangıcı, gelişimi ve sonucu vardır. Dünya’nın değişik yerlerinde ve özelliklede Ortadoğu’da, Kafkaslarda durmadan bombalar patlıyorsa, kan dökülüyorsa, sürekli gözyaşı akıyorsa, bunun altında yatan en büyük neden enerji kaynaklarına hâkim olma kavgasıdır.
Prof. Dr. Halet Çambel ve “Karatepeli Fıkraları”
Prof. Dr. Halet Çambel’i çoğumuz Çayönü kazılarından ya tanır ya da adını duymuşuzdur. O, Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları Karma Projesi kapsamında Hilar’da Çayönü kazılarını Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert J. Braidwood ile birlikte başlattı ve yıllarca burada yapılan kazıları yönetti. Kazılarda ele geçen buluntuları yorumlayan kitap ve makaleler kaleme aldı. Ergani, Hilar ve Çayönü isimlerini dünya kültür literatürüne taşıdı, tanınmasına vesile oldu. O, Ergani’ye ve bilim dünyasına çok emeği geçen, her yönüyle ilginç ve ilginç olduğu kadar da çalışkan, üretken, çok yönlü, namuslu bir bilim insanımızdır. Bir arkeolog olmakla birlikte çalışmalarında sadece arkeoloji ile kendisini sınırlamamıştır; insana dair olan her
Vital Cuinet ve Çermik
Vital Cuinet, bir Fransız’dır. 18. yüzyıl başlarında Düyun-u Umumiye (Şimdinin IMF’si diye biliriz) adına Osmanlı kentlerinin ekonomik, sosyal ve kültürel envanter çalışmalarını yapmakla görevlendirilmiştir. Yani Düyun-u Umumiye, Osmanlı’ya borç vermeden önce Osmanlı’nın nesi var, nesi yok diye bir envanter çalışması yaptırır. Vital Cuinet’in yaptığı bu çalışmalar daha sonraları 1892’de Paris’te, La Turquie d’Asie Géographie Administrative [Asyanın Türkiye’si – İdari Coğrafıya(sı)] ismi altında kitap olarak yayınlanmıştır. Yayınlanan bu kitapta sancakların ve sancaklara bağlı kazaların coğrafi, idari, nüfus, etnik ve dinsel durumu, kısacası, ” Küçük Asya’nın her taşrasının tarifli ve mantıklı istatistiği ” yer almaktadır. Birçok ciltten oluşan bu kitabın 2. cildinde
Karacadağ Dergisi ve Çermik
Ergani Haber’de daha önce iki hafta aralıklarla yazdığım yazılarda; 1940’lı yıllarda, Diyarbakır’da faaliyet gösteren Halkevleri yayın organlarından biri olan KARACADAĞ dergisinde çıkmış ERGANİ ile ilgili iki yazıyı, ufak bir giriş yazısıyla birlikte bilgilerinize sunmuştum. Bu hafta yine KARACADAĞ dergisinde yayınlanan ÇERMİK’le ilgili bir yazıyı aktarmak istiyorum. Bilindiği gibi, KARACDAĞ dergisi ve Halkevleri, Tek Parti Dönemi’nde Cumhuriyet Halk Partisi’nin birer yan kuruluşlarıydı. Halkevleri bir yandan kültürel ve eğitimle çalışmalarıyla halkın sosyal gelişimine katkı sağlarken, diğer yandan da ” tek lider, tek parti, tek dil, tek ulus, tek …” anlayışının sonucu, ” Ben, Sen, Onlar Yok. Ulus Var ” şiarıyla ırkçı ve
Atatürk’ün Silah Arkadaşı Mehmet Lütfi Bey’in İlginç Yaşam Öyküsü
Emekli Kurmay Yarbay Mehmet Lütfi Rifai (Yücel)’in kaleme aldığı çocukluk, okul, askeri okul, Balkan Harbi, Çanakkale Savaşları, Filistin, Gazze Çarpışmalarına ilişkin anıları, torunu arkadaşım Arif Suavi Okay tarafından yayına hazırlanıp Eylül 2006’da HATIRALARIM (Günaydın Ofset, 2006) adı altında kitap olarak yayınlandı. Hatıralarım, büyük boy, karton kapak, 216 sayfa. Bol fotoğraf, eski yazı, belge, harita, madalya ve berat resimlerle zenginleştirilmiş belgesel nitelikteki kitabın kapağında 14 Mart 1917 tarihinde Diyarbakır’da Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) ve silah arkadaşlarının birlikte çektirdikleri bir fotoğraf var. Fotoğrafta, 19. Tümen Kumandanı Yarbay Mustafa Kemal Paşa’nın hemen arkasında Erkân-ı Harbi Binbaşı Mehmet Lütfi Bey yer almaktadır. Mehmet Lütfi
Bir Bilim İnsanımız: Prof. Dr. Mehmet Özdoğan
“Çayönü’nden Ergani’ye Uzun Bir Yürüyüş” kitabımda, Ergani’ye emeği geçen üç değerli insandan: Dicle Köy Enstitüsü’nün kurucusu Nazif Evren, Çayönü’nde arkeolojik kazıları başlatan Prof. Dr. Halet Çambel, Diyarbakır ve Ergani dâhil bazı ilçelerinde masalları derleyen Muhsine Halimoğlu Yavuz’dan söz etmiş; bunlara, Erganili olmayan “Erganiler” demiştim. Hilar’la ilgili yaptığım yeni bir çalışmada fark ettim; bilgi eksikliğinden, arkeoloji alanında bir otorite olan Prof. Dr. Mehmet Özdoğru’yu atlamışım. Oysa Prof. Dr. Mehmet Özdoğru da Ergani’ye çok emek veren bir bilim insanımız, Erganili olmayan “Erganili”. Halet Çambel’le ve sonrasında, Çayönü kazılarında ve bölgede eski yerleşim yerlerinin tespiti konusunda yoğun emek sarf edenlerden biri. Değişik tarihlerde
Tanrılar Diyarı Olympos
Ramazan Bayramı’nda (17 Mart 2006’da) tatil için ailece Tanrıların mekânı Olympos’a gittik. Olympos, Antalya’ya 80 km. uzaklıkta, Kemer-Finike arasında, karayolunun 7 km. güneyinde bulunan, heybetli dağların, yeşil ve görkemli ormanın, mavi denizin ve durmadan çağlayan nehrin bir arada, vadide buluştuğu güzel bir ören yeri. ‘Baba Tanrı’ Zeus başta olmak üzere, ‘rahmetli’ tüm eski Tanrı ve Tanrıçalar kendilerine güzel bir yeri yurt seçmişler: Helal olsun! Ören yeri açık müze gibi; her tarafı, dağlardaki kayaların üzeri, ormanların içi tarihi eserlerle dolu. Gökçay nehrinin iki tarafında ve denize döküldüğü yerde kale, burç, liman, hamam, kilise, anıt mezarlar gibi yapıların harabeleri, yıkıntıları var. Asılan
Uzun Hasan ve Tarihçilerin Değerlendirmeleri
I.Bölüm “Sen parmağındaki yüzüğü çevirinceye kadar dünya saltanatı değişir.” Uzun Hasan, Ergani’den çıkmış önemli bir tarihsel şahsiyettir. O’nun kimliği, kişiliği ve özellikleriyle ilgili tarihçilerin bazı önemli değerlendirmeleri mevcuttur. Fazla yorum yapmadan, bir kısmını şerh düşerek yazmak istiyorum. Şevket Beysanoğlu’nun, Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi kitabına göre; Sultanu’l-âdil Ebû’n Nasr Hasan Han veya Sultanu’l-Galip Hasan Padişah unvanlarıyla anılan Uzun Hasan, 1423 yılında Ergani yöresinde doğdu. Babası, Karayülük Osman Bey’in oğlu Ali Bey; Annesi Saray Hatun’dur. Şevket Beysanoğlu, aynı kitabında, V. Minorsky, N.Çağatay ve Faruk Sümer’in eserlerine dayanarak şunları yazmaktadır: Uzun Hasan, Akkoyunlar İmparatorluğu’nun önemli hükümdarından biridir. 1473’te Fatih Sultan Mehmet’le