Tüketim, toplum hayatının ve bunun yanında ekonomik faaliyet alanının en kapsamlı ve en karmaşık yanlarından birini oluşturmaktadır. Einstein her ne kadar; ” Çağımızda bir önyargıyı ortadan kaldırmak, bir atomu parçalamaktan daha zordur ” diyorsa da, ekonomik ve sosyal ilerleme, gelişen teknoloji, artan
Yerel yönetimler ile insan onurunun temelini oluşturan insan hakları arasında önemli bağlar bulunmaktadır. Farklı etnik, toplumsal ve ekonomik köken ve geleneklerden insanların her gün birlikte yaşadıkları, çeşitli ihtiyaç ve beklentileri farklı olan insanların karşılıklı yerel düzeydeki haklarını koruyacak ve geliştirecek olan yerel
Sürdürülebilir Kalkınma, günümüz insanlarının ve gelecek nesillerin, daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürmesi ve refah içinde yaşanması için; daha yeşil ve daha temiz bir dünyada yaşama hakları olduğu bilinci ile bugün varolanın aynen ya da iyileştirilerek geleceğe aktarılmasıdır diyebiliriz. Bu tanım
Her gece yıldızların çok parlak olduğu bir yerde doğdu, her gece parlak yıldızları seyrederek büyüdü. Sonra ona da günün birinde yol göründü. Onun için “Uzun Bir Yürüyüş” başlıyordu, Çayönü’nden Ergani’ye… Şimdi geceleri göğünde yıldız görünmeyen bir yerde yaşıyor. Belki de bu yüzden
Enver Yorulmaz Uzun süredir büyük bir sabır ve metanetle, Ergani’yle ilgili bilgi, belge ve her türlü dökümanı toplayıp ayrıntılı bir yapıt hazırlamanın yoğun çalışmaları içersine giren değerli araştırmacı Müslüm ÜZÜLMEZ, nihayet 767 sayfadan oluşan ve Ergani’yle ilgili adeta ansiklopedik yazılar içeren; “ÇAYÖNÜ’NDEN
Kitabın adı, Uzun Yürüyüş: Çayönü’nden Ergani’ye. Burada “uzun yürüyüş” söylemi, Neolitik Dönem Çayönü yerleşmesinden, günümüz Ergani kasabasına gelinceye dek 9000 yıllık uzun bir tarihsel yürüyüşe işaret ediyor.Ergani’ye dair bir kitap bu. O kadar boyutlu bir çalışma ki, eşine kolay rastlanmaz. Yok, yok.
“Diyarbakır’lı ya da Doğulu olmak bambaşka bir şeydi. Bizim için Doğu bir toprak parçası ve coğrafi bir yer olmanın çok ötesinde; geri kalmışlık, cahillik, yoksulluk, jandarma dipçiği, ağa baskısı ve bir başkaldırıydı” diyor Müslüm Üzülmez, ‘Çayönü’nden Ergani’ye, “Uzun bir yürüyüş”ü anlattığı kitabında.
“Diyarbakırlı ya da Doğulu olmak bambaşka bir şeydi. Bizim için Doğu bir toprak parçası ve coğrafi bir yer olmanın çok ötesinde; geri kalmışlık, cahillik, yoksulluk, jandarma dipçiği, ağa baskısı ve bir başkaldırıydı” diyor, Müslüm Üzülmez, ‘Çayönü’nden Ergani’ye, Uzun bir yürüyüş’ü anlattığı kitabında.
“Diyarbakır’lı ya da Doğulu olmak bambaşka bir şeydi. Bizim için Doğu bir toprak parçası ve coğrafi bir yer olmanın çok ötesinde; geri kalmışlık, cahillik, yoksulluk, jandarma dipçiği, ağa baskısı ve bir başkaldırıydı” diyor Müslüm Üzülmez, ‘Çayönü’nden Ergani’ye, “Uzun bir yürüyüş”ü anlattığı kitabında.
İnsanlar neden Dua eder, Makam neden bu kadar dua ile özdeşmiştir? İnsan, çaresiz kalmasın. Çaresiz kalınca, her “çare” denilene gerçekten çare olarak koşar: Umutlanır, yüreğinde güzel duygular kuş misali uçuşur. Teselli arar, dilek tutar. Dileklerinin gerçekleşmesi, derdine derman olunması için inançla dualar