17., 18. ve 19. yüzyıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun toprak kaybettiği, parçalanmaya gittiği yüzyıllardır. Bu yüzyıllar, aynı zamanda Batılı birçok gezginin, araştırmacının, mühendisin, arkeologun, planlamacının, istihbaratçının, askeri danışman veya uzmanın Mezopotamya ve Anadolu’da cirit attığı, ilgi duyduğu yüzyıllardır. Sestini, William Heude, William Francis Ainsworth,
Bu hafta bir şiiri takdim ettikten sonra, iki kitaptan söz etmek istiyorum. Şiir, genç şairlerimizden Eşref Üzülmez’e ait. Ben ve Eşref aynı soyadını taşırız: Dedelerimiz amca çocukları olur. Günümüzdeki yaygın söyleniş biçimiyle yani kuzeniz. Ama kuzen sözcüğü bana biraz soğuk geldiği ve
Mavi Neşe Gölcük’ün kaleme aldığı öykü kitabının ismidir Kar Beyrut Kar. Kitap, İstanbul’da Agora Kitaplığı yayınları tarafından Türkçe Edebiyat dizisinde Ocak 2006’da yayınlanmış. Mavi Neşe Gölcük, hemşerimiz olur. 13 Mart 1975 Diyarbakır’da doğmuş; Nüket Coşkun Akyol İlkokulu’nu, Diyarbakır Ziya Gökalp Lisesi’ni, Ege
“Her şahıs doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkına haizdir.” -(İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Madde 21) Dünyamızın hızla değiştiği bir dönemde artık yerellik verimlilik, adalet, örgütlenme, ifade özgürlüğü ve gerçekçilik; küresellik de, sınır tanımayan dostluk ve barış
takvim yaprakları solsa dayaşananları unutmak mümkün müolaylar bir bir geçer kaydabeyinde hafıza dosyalarına.Unutmadım:zindanların uğultusu kulaklarımı her çınlattığındagün batımı hüznünde yüreğimin derisi yüzülür. Doğadaki bütün renkler güzeldir. Her rengin sonsuz olan farklı tonları da yine aynı şekilde güzeldir. İnsanlar renklerden bir veya birkaçını
Tahrir, Arapça’da “yazım” anlamına gelir. Osmanlı Devleti’nde, tahrir, toprağın mülkiyet ve tasarruf hukukunu, reayanın (ahalinin, halkın) yükümlülüklerini belirlemek, vergi tür ve miktarlarını saptamak için yapılan arazi ve yükümlü nüfus yazım işidir. Arazi ve yükümlü yazım sonuçlarının işlendiği defterlere Tahrir Defterleri denir. Sadece
Bir Bayram Günü Bizi Bırakıp Gitti… 14 yıl aradan sonra Ramazan Bayramı’nı annemin yanında, Ergani Üçevler’de geçirme arzusuyla çalıştığım kurumdan 10 gün izin aldım. İstanbul’dan Diyarbakır’a gittim. Arife günü Ergani’de oldum. Bayramın birinci günü, yani 12.10.2007 tarihinde akşam akrabalarla annemlerde otururken televizyon
2 Mart 2007 tarihli Ergani Haber ve 14 Mart 2007 tarihli Yeni Yurt (Diyarbakır) gazetelerinde “Fatih Sultan Mehmed’in Hocası Molla Gürani, Erganili mi?” başlıklı araştırmam birinci sayfadan haber olarak yayınlandı. Ardından 18 Mart 2007 tarihinde http://www.gonulsitesi.net sitesinde yayına konuldu. Yayınlanan bu araştırmamda
Geçen hafta, Felsefe ve Muzaffer Ünal hakkında bir şeyler yazmıştım. Bu hafta da, Muzaffer Ünal hakkında yazılmış bir yazıya yer vermek istiyorum. Söz konusu yazı, Nurettin Değirmenci’nin yayınlanmamış anılarında, “Ankara’daki Lise Yıllarım” bölümünde, “Rüzgârlı Sokak” başlığı altında yer almaktadır. Yazıyı yorumsuz, olduğu
Zorda gülmek! İnsan zorda olduğunda gülebilir mi? Sevgili dostum, vefakâr arkadaşım, 1958 İzmir doğumlu, yılların usta gazetecisi Oğuz Güven’in yazmış olduğu Zordur Zorda Gülmek kitabını okuyunca, zorda olunsa dahi gülündüğüne tanık olmanın yanında; “zor yıllar”da düşü gerçeğe dönüştürme savaşımı veren 78 Kuşağı’nı