“Duy şikâyet etmede her an bu ney,Anlatır hep ayrılıklardan bu ney.Der ki feryadım kamışlıktan gelir,Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.Ayrılıktan parçalanmış bir yürekİsterim ben, derdimi dökmem gerek.Kim ki aslından ayırmış canını,Öyle bekler, öyle vuslat anını.…Ney sesi tekmil hava oldu ateş,Hem yok olsun,
Bu yazımda önemli günlerden biri olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nün ortaya çıkış sürecine ve Türkiye’de ki kutlanışına kısaca değinmek istiyorum. 16. yüzyılda başlayan yeni tarz üretim ilişkileri 18. yüzyılda olgunluk noktasına vardı: Feodal üretim biçiminden kapitalist üretim biçimine geçildi. Kapitalizmin egemen
“Şair zar tutsa da şiir hile yapmaz…” Günümüzde şair çok, ama şiir yok. Uzun süredir güzel bir şiir kitabı okumamıştım. Mehmet Oğuz, şiirleriyle, Sus/Kuyu/Su kitabıyla bana bu zevki tattırdı. Kendisine teşekkür ederim. Şiirlerde her sözcük düşünülerek, uzun bir zaman diliminde yoğun bir
1923’te TBMM açıldı. 1924’te Öğretim Birliği yasası çıkartıldı. 1928’de Türkçe “Resmi Dil” olarak kabul edildi. 1929’un ilk günü bizzat Atatürk’ün emir ve çok yönlü katkılarıyla “Harf Devrimi” yapıldı: Arapça harfler yerine, Latin harflerinden oluşan Yeni Alfabe kabul edildi. Öğretim Birliği yasasının çıkışı,
“Şiir süs değildir.Şiir patlamadır.Şiir düşmanın beyin zarına girmektir.” -Peter Curman Şiir sözcüklerle yeni bir dünya kurmaktır. Şair, sözcükleri bir uyum, bir ahenk içinde dizeleştirip yıldızlara merdiven dayayarak karanlığın ortasında ışıltılardan yeni bir dünya kurmaya çalışan söz-eridir. Şairlerimiz: “Aynı kökten üreyen ağacın/ayrı renk
Karikatürcüler çizgilerle düşünen sanatçılardır. Karikatürde nükte resmin altındaki sözcüklerde değil, bizzat çizgilerdedir. Bu nedenle, karikatürcü düşüncelerini, felsefesini, anlatmak istediği şeyi sözcüklere gereksinim duymadan çizgilerle anlatır. Çizgiler sanatsal bir karakter taşır ve mizah içerir. Karikatür ve mizah insanı gülümsetir, güldürür. Gülme, beynin ilacıdır;
“Mıtırıp, bu dem saz edelim bir name avaz edelimAşk ile pervaz edelim kalsın kitabın bu gece” 14 Şubat: “Sevgililer Günü”. “Sevgililer Günü”: Aşkı anlatacak zamandır. Aşkı anlatmalı, ama aşkı anlatmak çok zor, çünkü aşkta bir gizem, bir esrar vardır. Aşkta ulaşılmaz, elde
Kürtlerin etrafında/”Kürt Sorunu” konusunda müthiş fırtınalar esiyor/estiriliyor. Mecliste, Genelkurmayda, Bakanlıklarda, Dış Temsilciliklerde, Uluslararası Kurum ve Kuruluşlarda, Siyasi Partilerde, Medyada, Sokakta… tartışmaların, toplantıların, görüşmelerin, gösterilerin biri bitiyor biri başlıyor: Savaş çığlığı atanlar, sınır ötesi operasyon isteyenler… “Kerkük ve Musul’a uzanalım” ya da “Kuzey
Bilim, Paradigma, Değişim ve Örgütler başlıklı yazım bazı sitelerde yayımlandı (02.06.2007 ve 13.07.2007 tarihlerinde). Bu yazımla ilgili birçok e-mail/ ileti aldım. Gelen yazıların çoğu, yazının “ağır” olduğu, pek anlaşılmadığı üzerineydi. Yazıyı, çalıştığım işyerinde okumaya meraklı, dünyada olup-bitenlere kafa yoran, yönetim bilimi ve
Bilim ve Gelecek Dergisi Aralık 2007, Sayı: 46 Gidişat Kıyametin mi, Yeniden Varoluşun mu Alâmeti? Yeni bir çağın kapısı aralandı; farklı bir çağa girmek üzereyiz. Bilgi devriminin gerçek devrimci etkisi yeni yeni hissedilmeye başlanıyor. Bilgi paradan daha hızlı hareket ediyor; akıllara durgunluk