Tahrir , Arapça’da yazım anlamına gelir. Osmanlı Devleti’nde, tahrir, toprağın mülkiyet ve tasarruf hukukunu, reayanın (ahalinin) yükümlülüklerini belirlemek, vergi tür ve miktarlarını saptamak için yapılan arazi ve yükümlü nüfus yazım işidir. Arazi ve yükümlü yazım sonuçlarının işlendiği defterlere Tahrir Defterleri, sadece yükümlü
Yerel tarih araştırmacıları için, Osmanlı belgeleri kısıtlı da olsa bazı bilgiler vermektedir. Osmanlı belgelerinin dışında, Osmanlı devlet adamlarının enderde olsa, yazmış oldukları seyahatnameler de aynı şekilde bizlere bazı bilgiler vermektedir. Arifi Paşa’nın Diyârbekir Seyahatnamesi de, bu çerçevede önemli bir belgedir. Ma’den, Ergani,
“Hukkam-ı jı cinsê şahê marınEshabê sımûm û muhredarın Muhran ku dı dın, bı zan ku zehreMıhrê ku dı kın, bı zan ku qehre”(1) -Ehmedê Xanî ŞEREFNAME, Kürtler açısından önemli olduğu kadar, tarihçiler içinde çok önemli bir kaynak eserdir. 1828’de Rus-İran savaşı sırasında
Çermik çok eski, tarihi bir yerleşim yeridir. Birçok uygarlık Çermik’te hüküm sürmüştür: Huriler, Mittanniler, Asurlular, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonlar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Emevîler, Abbasiler, Şeyh-Oğulları, Hamdanîler, Mervânîler, Selçuklular, İnanoğulları, Nisanoğulları, Anadolu Selçukluları, Artuklular, Osmanlılar belli dönemlerde sırasıyla Çermik’e
Kamil Sümbül’e gönderdiğim bir yazı Dayımoğlu, selam. “Tarih Bilinci” başlıklı yazını okudum. Eline sağlık. Yazını benimle de paylaştığın için teşekkür ederim. İzninle bir iki noktaya değinmek istiyorum: (…)a)Tarih Bilinci Kürtlerde haklı olarak belirttiğin gibi zayıf. Bu biraz kurumlaşamamadan geliyor. Bana göre, Kürtler
“Ve gölgeler indi gökyüzünden bir gece yarısı…Dağıldılar tespih taneleri gibi dünyanın dört bucağına. Kimi bir ovayı mesken seçti kendine; kimi bir dağ başına kuruldu bütün heybetiyle. Tıpkı Tokat Kalesi’nde olduğu gibi…” -Emine Sarıkaya Tokat’ta askerlik yapan oğlumu görmeye gittim. 21.02.2009 günü İstanbul
“Doğu Sorunu” üzerine, doğrusu “Kürt Sorunu” üzerine yılardır konuşuyor ve tartışıyoruz. Bu tartışmalardan çok eski, ufak bir kesiti, ve bu tartışmalar içinde yer alan Turgut Akın’ın kaleme aldığı tarihi bir belge niteliğinde olan konuya dair bir yazısını paylaşmak istiyorum. 1960’ta, 27 Mayıs
Çok eskiden Yakındoğu’da, Mezopotamya’da, Ortadoğu’da, Anadolu’da ve Avrupa’da baharın gelişinde bereket ve verimlilik şenlikleri düzenlenirdi. Bunlardan biri de Eski Roma’da her 14 Şubat’ta Lupercalia Festivali kutlamalarıydı. Lupercalia, temelde tensel zevklerin kutsanması anlamını taşır. Lupercalia festivalinde şölenler verilir, içkiler içilir, herkes kendisine uygun
Türkiye genelinde tarihi eserlere maalesef yeteri kadar ilgi gösterilmiyor ve korunmuyor. Kürt coğrafyasında ise durum daha kötü: Keldanilere, Süryanilere, Ermenilere, Yahudilere, Araplara, Türklere, Kürtlere ait tarihi eserler ya tahrip ediliyor ya da sahipsizlikten yok oluyor. Tarihi eserlerin yok oluş ve tahrip ediliş
İşyerlerinde ve konutlarda gazlardan meydana gelen zehirlenmeler ve olumsuz etkilenmeler genellikle:I. Baca gazlarından, yani karbonmonoksitten,II. Doğalgazdan, yani metan gazından,III. Bir kaza veya saldırı sonucu diğer kimyasal gazlardan …, olmaktadır. I. Baca Gazından, Yani Karbonmonoksitten ZehirlenmeBaca gazlarından zehirlenmeler genellikle; soba ve kalorifer kazanlarında