Toplumsal uyanışımızın tarihini bilmek, dahası bu tarihi oluşturmak için geçmişte yaşananların bir bütün olarak kayıt altına alınması, tarihin arşivine kalıcı olarak girmesiyle mümkündür. Toplumsal belleğin oluşumu ve kalıcılığı ancak böyle sağlanır. Ergani toplumsal uyanışın ilk yaşandığı yerlerden biridir. Toplumsal uyanışımıza dair elinde
M. Şehmus GÜZEL’den aldığım bir yazı DEĞERLİ HEMŞERİM, MERHABA. Makaleni(1) büyük bir zevkle okudum. Çok iyi olmuş. Kutlarım. Bu tür makalelerinin sürmesini bilhassa arzuluyorum. Hele dev kitabında(2) yazdığın hemşerilerimizin hayatını biraz kısaltarak birer makale haline getirebilirsen onlar da çok yararlı olacak. Bunu
Aşık İhsanî 21 Nisan 2009’da aramızdan ayrıldı. Bizi bırakıp gideli bir yıl oldu. Ölüm yıldönümünde bu yiğit devrimci ozanımızı anmak ve elime yeni geçen, ama şimdiye kadar hiçbir yerde yayınlanmamış bir fotoğrafını gün yüzüne çıkartmanın sevincini paylaşmak istiyorum. Yaşam öyküsünü uzun uzun
Dicle Köy Enstitüsü mezunu Adnan Binyazar, Masalını Yitiren Dev(*) anı-romanında masalını yitiren dev ya da devini yitiren masal gibi çocukluğunun peşinde koşarken, bizleri de 1940’ların yoksun ve yoksul yıllarına götürüyor. Masalını Yitiren Dev anı-romanı, Adnan Binyazar’ın çocukluk ve ilk gençlik anılarından oluşuyor.
“Yenilenlerin tarihidir bu anlatacağımtarihleri anlatılmayacak olanların tarihi.” -Francis Combes Toplumsal tarihimizde Ergani’nin önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Çünkü toplumsal uyanışın yaşandığı ilk yerlerden biridir Ergani. 1960’lı yıllarda yapılan Kımıl Mitingi, Elektrik Yürüyüşü, Lise Boykotu, TÖS’ün Türkiye çapındaki boykotuna katılım eylemi, DDKO ve
Gülşah Kaya’dan aldığım bir yazı Çok selam ederek başlamak istedim… :)) Evet yazılanları büyük zevkle bende okudum Huneyn Kaygusuz ve Kamil adlı şahsın yazdıklarını.(*) Tarımın geliştiği ilk yer Orta Doğu’da verimli hilal adı verilen bölgedir. İlk defa tarıma alınan buğdayın ana vatanının,
Tarihin şafağında Hilar vardır. Bölgemizin on bin yıllık tarihine baktığımızda; aynı coğrafyada, birbirinden farklı, hatta birbirlerine karşı duran pek çok kültürel, etnik ve dinî oluşumun değişerek, birleşerek, dağılarak ve sonra yeniden ve yeniden bütünleşerek, geçmişten geleceğe yaptıkları kanlı ve coşkulu yolculuğuna tanık
Sevgili Müslüm, Huneyn’e bayıldım, resmen mest oldum, hayran kaldım. Bir köylünün bu olağanüstü yerel, evrensel ve entelektüel olmasına bayıldım. Sana mektubu(*) ve krokisi çok zengin bir içeriğe ve evrensel bir anlayışa harika bir örnek. Dolayısıyla gazeteye göndereceğin yazıyı okuduktan sonra daha düzgün
Sevgili Müslüm, merhaba.(1) Sana yazılan mektupları şimdi okudum.(2) Mektupların ikisi de pozitif değerlendirme niyetiyle yazılmış ama ben birincisini yani Huneyn Kaygusuz’unkini daha çok beğendim, belki de içerden olduğu için:) Huneyn’in mektubu ile ilgili birkaç şey yazmak istedim. 1-Diyor ki; “İlk göze çarpan
Sevgili Arkadaşım,(1) Huneyn Kaygusuz iyi, çalışkan bir köylü. Benim de arkadaşım. Hila’ra yolun düşerse selamımı söyle hem seni gezdirir ve hem de sana gerekli bilgileri verir. Bu arkadaşım bilgisayar kullanmıyor. Klasik mektuplaşama türü haberleşiyoruz ve bazen de telefonlaşıyoruz. Bu nedenle ‘Kevirê Mistê