12 Eylül darbesiyle ilgili ‘anayasayı ihlal’ suçundan yürütülen soruşturmaya ek olarak ‘işkence suçu’ soruşturması yapılıyor. Başlatılan soruşturmalar ise akıllara Diyarbakır cezaevini getirdi. Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadığı işkenceleri unutamayanlardan Müslüm Üzülmez yaşananları Milat ile paylaştı. Ferhat AÇIL Diyarbakır Cezaevinde gördüğü işkenceler ve 12 Eylül
I. GİRİŞ Bilindiği gibi Diyarbakır ve çevresi 1514 yılında Çaldıran Savaşı ile başlayan ve daha sonra devam eden savaşların sonucunda 1517 yılında sone eren bir zaman sürecinde Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. Diyarbakır’ın Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmesinden hemen sonra Diyarbakır ve çevresi yeni
Ali Güzel Ortaöğretim 10.sınıflarda okutulmak üzere Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan (veya onay verilen) tarih kitabında Süryani’lere ilişkin düşmanlaştırıcı, rencide edici ifadeler üzerine, Süryani Cemaati dinî ve toplumsal önderlerinin -maalesef büyük medyada fazlaca yer verilmeyen- haklı sitemlerini içeren açıklamaları nedeniyle, marazî tarih modeli
Ortaöğretim 10. sınıflarda okutulmak üzere Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan (veya onay verilen) tarih kitabında Süryani’lere ilişkin düşmanlaştırıcı, rencide edici ifadeler üzerine, Süryani Cemaati dinî ve toplumsal önderlerinin -maalesef büyük medyada fazlaca yer verilmeyen- haklı sitemlerini içeren açıklamaları nedeniyle, marazî tarih modeli bir
Nurettin Değirmenci Papa Pius komünizme savaş açtı, Komünist Parti’ye üye olanların aforoz edileceğini söyledi. (13.7.1949) Adalet Partisi Antalya Milletvekili İhsan Ataöv, “Milliyetçi öğretmenler ayaklandığı gün içim müsterih olacaktır. Ölenler şehit, kalanlar gazi sayılacaktır” dedi. (23.5.1965) 12 Eylül”ün köklerini derinlerde aramak gerekir. Sevgili
Karacadağ’ın rüzgârı karataşların, sıcaktan kavrulmuş kuru otların arasından eser. Bazen sert, bazen sıcak, bazen de ılık. Baharda binbir çiçek kokusunu, yazın sıcağı, sonbaharda hüznü, kışın kimsesizliği eteğine alıp Diyarbakır’a taşır. Diyarbakır’ı Diyarbakır yapan özellikler buradan gelir. Diyarbakır tarihi bir kent olmakla birlikte
Mehmet Mercan’ın gönderdiği bir yazı Can dostum merhaba… Eline, kalemine, yüreğine sağlık. (Örtmeli Küçelerde Kalan Anılar/ Müslüm Üzülmez) “Diyarbakır Türküsü” az da olsa anılarını tazelemişse, duygularını depreştirmişse bu beni mutlu eder. Görevimi yerine getirmişim demek ki… Yazı çok güzel, sevgi dolusu duygularla
Edip Polat “Yoldaş Koçero” adı ilk etapta “Koçero’nun yoldaş olanı da mı var?” diye bir soruyla karşılanabilir bildiğimiz “Koçero”nın özelliklerinden… Ama bu bir kitap adı, hem de bir komünistin anıları. Yakın tarih yazımının biraz da anılardan oluşacağı muhakkak, bu yüzden yazar Müslüm
M. Şehmus Güzel «Uçurumu sevenlerin kanatları olmalıdır.» Nietzsche Müslüm Üzülmez 1950’de Ergani’de doğdu. Hemşerimdir. Hatta neredeyse akrabamdır. Benden iki veya üç yaş küçük kardeşlerimle arkadaştır. Aynı yollarda yürümüş, şirin, sakin, görmüş ve geçirmiş, bilge kasabamızın tozlu küçelerinden geçmişiz. Ayrı zaman dilimlerinde belki
Şeyhmus DİKEN Ailesinin (uzak, yakın) fedakârlıklarının da çok hüzünkâr örnekleriyle bezenmiş bir yakın tarih hafıza kitabı Müslüm Üzülmez’in Yoldaş Koçero’su. “Koçeroruhunu teslim etme!sakın ele verme!onurunu koru, küçülme!umudunu tüketme!dayan…” Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı’nın (TÜSTAV) Türkiye’nin toplumsal hafızasının yitip gitmemesi perspektifinden hareketle değerli