Kent Işıkları, Kasım 2012, İstanbul, 228 sayfa Onuru, alınterini ve ekmeği kutsayan;çalışmayı erdem, tembelliği ayıplayanve hiç kimseye minnet etmemeyikendine ilke edinen rahmetli dedemFahri Değirmenci’ye ithaf ediyorum SUNU Çermik/Çermuk/Aberna tarihî bir yerleşim yeridir. İlçe olarak Diyarbakır’a bağlıdır. İsmini 3 km doğusunda bulunan kaplıcadan
Bugünlerde yeni edindiğim Evliyâ Çelebi’nin Seyahatnâmesi’ni inceliyorum. İncelemem esnasında Evliyâ Çelebi’nin yaşam hikâyesini ve Seyahatnâmesi’nde yer alan Ergani ile ilgili kısmı okuyucularımla paylaşmanın yararlı olacağı aklıma geldi ve bu yazıyı kaleme aldım. Evliyâ Çelebi, 25 Mart 1611’de İstanbul’da doğmuştur. Tam adı Evliyâ
Ergani Kaymakamlığı tarafından özel bir ajansa yaptırılan Ergani’nin tanıtımı için yayımlanan kitabın içeriğinde bulunan birçok bariz hata tepkilere neden oldu. “On Bin Yıllık Tarihin Tanığı” başlığıyla, Erganili araştırmacı- yazar Müslüm Üzülmez’in “On Bin Yıllık Tarihin Tanığı Hilar” kitabının ismiyle de bire bir
Türkiye, 12 Eylül 1980 sabahına tankların sesleriyle uyandı. Kulaklar her 10 yılda bir gelen bu sese aşinaydı. Ancak ne hikmetse, 12 Eylül sabahına kadar susmayan silah sesleri, tank seslerinin ardından bir anda susuvermişti 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1971 Muhtırası ve
İçki üzümden, aşk yürekten damıtılırBen, bu harika damıtımları hep tatmak isterim;Beni bekler çünkü değerlenen dirilen güzellik. Şarap, kadim bir içkidir. Şarabın tarihi, Anadolu’nun tarihi gibi çok eskidir. Eskiden çok iyi kaliteli şaraplar yapılırmış. Zaten Anadolu insanı hiçbir zaman şarapsız olmamış; antik çağlarda
Misbah Hicri “Esas duruşa geç” askeri bir terim. Başına “Ana” sözcüğü geçince anlamda ürkütücü tuhaflık oluşuyor. Başlık olarak kullandığım bu isimle yayınlanan kitap Vate Yayınevi tarafından yayınlanmış. Kamil Sümbül’ün Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nden yaşadıklarının iz düşümleri. Her ne kadar o hikâyeler demişse
Naci Sapan Yazar, aynı zamanda bizim gazetenin yazarı değerli dostum Müslüm Üzülmez’le Suriye’nin son durumunu ve Kürtlerin mevcut konumunu konuşuyoruz telefonda. Kürtlere ‘Ümmetin yetimi ol diyorlar, olur mu?’ dedi.Müthiş bir belirleme.Doğru, aynı ümmetin evlatlarıolduğumuzu söyleyeceğiz, sonra bazı evlatlar, analı, babalı, devletli olacak,
“Geleceğim, belki 60 yaşında olabilirim. Ama geldiğimde burayı müze olarak göreceğim. Ne ben bugünkü Nuri olacağım, ne de zaman bugünkü gibi olacak. Ben bir gün buraya geleceğim.” (s.9) Takvim yaprakları soluyor, yıllar su gibi akıp geçiyor ama Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nde
Dayım Nurettin Değirmenci’den aldığım bir mesaj ve bir yazı Sevgili yeğenim,Ekteki yazıyı Diyarbakır kümesine(*) gönderdim; yayınlamadılar ama hyteret yayınladı.Sizleri öpüyorum.Nurettin Değirmenci *** Açılım ve Demokrasi Çüngüş Kilisesi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye gayrimüslim cemaat vakıflarının mallarını iade ederken Yunanistan, Bulgaristan, Girit ve
“Şimdi size Heykel’den bir kartal gibi bakıyorumEski günleri bir bir hatırlıyorum.” –Nurettin Değirmenci 17 Mayıs 2012 günü iki haftalığına Ergani’ye (Diyarbakır) annemi ziyarete gittim. Kaldığım bu süre zarfında birkaç kez günübirlik olarak Diyarbakır ve Çermik’e de uğradım. Diyarbakır’da Kitap Fuarı, Ergani’de Hilar,