“Gücünü iradesiz iradelere borçlu olanlar ve bu güce tapan gönüllü köleler benim gibileri sevemezler.” Erdinç Gültekin İnsanın ne zaman, nerede olacağı hiç belli olmuyor. Diyarbakır-Ergani’de annemin bahçesindeyim. Baharın yeşilliği her tarafı kaplamış, Mayıs ayının yüzü suyu hürmetine bahçede var olan bütün güzellikler
Uğuldayan rüzgârın buz tutmuş camlara savurarak vurduğu kar tanelerinin insanın içini ürperttiği soğuk gecelerde sıcak soba başındaki anlatıcıların sesinde yankılanan masallar ve efsaneler çocukluğumuzda bizlerin yaşamına renk katardı. Gecenin karanlığında bir parlayıp bir sönen yıldızlar gibi dünyamızı aydınlatır, bizleri hayali güzel bir
Eskiden ekmek, dumana bulanan gözyaşlarıyla, kızgın saçta tandırlık denilen kimi evlerde, evin içinde, kimi evlerde de kozik denilen yığma taşlardan yapılmış yerlerde pişirilirdi. Çuvaldan legene, teyşte dökülen un, suya bulanır, yoğrulur, kıvamına gelir, hamur olur, tahta ile oklava arasında bir kâğıt inceliğine
14-29 Mayıs 2013 tarihleri arasında Diyarbakır, Ergani ve Çermik’te bulundum. Bu süre zarfında kahvehanelerin çokluğuna bir kez daha yeniden tanık oldum ve zaman zaman bu konuda yapılan şikâyetleri dinledim. İstanbul’a dönünce de bu konuda ufak çaplı bir araştırma yaptım. Kahvehaneler bana yabancı
M. Şehmus Güzel’in bir iletisi DEĞERLİ GRUPDAŞLARIM(*), HEMŞERİLERİM, ARKADAŞLARIM HEPİNİZE MERHABA, amcamoğlu değerli abem Ali Güzel’in değerli hemşerimiz Yavuz Aközel’in yazısına ve değerli hemşerimiz Müslüm Üzülmez’in yazıya katkısına ilişkin anılarını okuduğunuzu tahmin ediyorum. Bu anılar harika. Ali Abe son cümlede daha ne
Ali Güzel’den bir yazı Yavuz Aközel’in yazısını grupta(*) görünce, doğrusu ben de, Osman Aközel’in oğlu filandır herhalde diye düşünmüştüm. (Şair, ressam, emekli öğretmen Osman Aközel, ilkokuldan sınıf ve hatta sıra arkadaşımdır) Meraklı ve araştırıcı kardeşim Müslüm Üzülmez’in sorusuna karşı Osman Aközel ile
“Anadilim benim derim ve diğer diller ise giysilerimdir. İnsan ne zaman isterse kendi isteklerine göre giysilerini değiştirebilir ama derisini değiştiremez.” -Antti Jalava Diyarbakırlı olmam, dahası Diyarbakır’ın günümüzde yüklenmiş olduğu misyon nedeniyle Diyarbakır’da olan veya yapılan her güzel şey beni fazlasıyla duygulandırır ve
“Bir insan bir birey olarak sadece kendi kişisel hayatını yaşamaz. Aynı zamanda, bilinçli ya da bilinçsiz, kendi dönemini ve çağdaşlarının hayatını da yaşar.” –Thomas Mann Roman okumayı severim. Çocukluğumdan beri okurum. İlk okuduğum roman Yaşar Kemal’in İnce Memed romanıdır. Okuduğumda beni müthiş
Kürt siyasi grupları içersinde geçmişte yer almış bazı arkadaşlar zaman zaman benden Şevki Bey’in mezar yerini sorduklarında bu konuda bir bilgimin olmadığını söylemiştim. Bu sormalardan çok sonra, 14-29 Mayıs 2013 tarihleri arasında Ergani’de (Diyarbakır) bulundum. Bu bulunuşum esnasında gazeteci arkadaşlarla sohbet ederken,
Şair, Ressam Osman Aközel Değerli can dostu paylaşım arkadaşlarım; içimde davullu zurnalı halay çekip oynayan, onlarca yıl hasretini çektiğim o güzelim Ergani’nin iz bırakmış güzel insanları var. O var oluşu, o heyecanı ve halayı Sedat Eroğlu içimde seslendirdi. İz bırakan güzel insanlarımızı