Mezopotamya, tarih boyunca saldırıya maruz kalan, işgal edilen ve savaşların eksik olmadığı; sürekli kanın aktığı, zenginliklerin talan edildiği bir coğrafya olmuştur. Yaralıdır. Yarası tarihten gelen ve çok derin bir yaradır. İç kanaması durmadı, devam ediyor hâlâ. Tanım olarak Mezopotamya iki nehir, yani
Sevgili okurlarım; bildiğiniz gibi soğan bugünlerde gündemin baş sıralarında. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlar, siyasi partiler, belediye başkan ve zabıtaları, meslek örgütleri, köşe yazarları… habire soğanı konuşuyor, açıklamada bulunuyor ve hakkında yazılar yazıyor. Soğan böyle gündeme oturunca yaklaşık on bir yıl önce yazdığım “Amerikan
Müslüm Üzülmez, Kâmil Sümbül’ün Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kaldığı günleri anlattığı “Ana Esas Duruşa Geç” kitabını yazdı. “Geçmiş asla ölü değildir; geçmiş, geçmiş bile değildir.” (William Faulkner) Unutmamak ve unutturmamak için yazmak lazım, ama bazı şeyleri yazmak çok zordur. Hele yazarın kendi
hayat önce bahar rüzgârısonra çöl rüzgârı gibi eser:acı, tatlı, güzel, çirkin ne varsabir gün sona erer. Diyarbakır’ın değerli evlatlarından Cengiz Yıldız (d.1953) 11 Ekim 2018’de İstanbul’da vefat etti. Bir gün sonra da dostlarının, sevenlerinin omuzlarında İstanbul Bakırköy Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı. Vefatından bir
“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıdada taklit ve tağşiş yoluyla ürünlerinde at, eşek ve domuz eti yediren firmaları teşhir etti.” (Basın/14 Mart 2018) Yıl 1978 olmalı. Diyarbakır’da tanıştığım Papgen isimli Ermeni arkadaşımla bir gün İstanbul’da Suadiye civarında gezinirken bir şeyler atıştıralım diye
Adnan Aral (d.1927) 13 Mart 1979’da vefat etti. Aramızdan ayrılı 37 yıl oldu. Adnan Aral, Ergani(Diyarbakır)’nın zengin ailelerinden Bekir Efendi’nin oğludur. 15 Ekim 1961’de yapılan Genel Seçimlerde Yeni Türkiye Partisi’nden Diyarbakır Milletvekilli seçildi ve dört yıllık milletvekilliği sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde
-N. Y. ’a saçları tütün sarısı güzel bir kadınyeşillikler arasında oturmuş, sunarsepet dolusu beyaz papatyaları.papatyalar önde, kendisi arkadadurdukları yer hiçte önemli değil,çiçeklerden daha çiçektir, tanıdığımvefanın güzel örneği masum kadın. 5 Mart 2018/İstanbul-Bağcılar
unutma arzusuyla tarihi hafızadan silemeyiz:güllük’te açmış sarı güllerin narin yapraklarınave venk kayalarında öten bülbüllerin kurşunî kanatlarınasabah güneş ışıklarını vurduğunda her yirmi dört nisan’damakam dağı’nın kabuk bağlayan yüz yıllık yarası tazelenir. çok farklı, tuhaf duygular içindeyim:vicdani yükümün ağırlığı altında, bir başımaiki bin on
bağlardan küplereküplerden testileretestilerden kadehlerekadehlerden dudaklaradudaklardan gönüllere akandirilten hoş bir serinliktir. 15 Eylül 2015/Ergani (*) Şiir, Ergani Tarihinin Saklı Sayfası ERMENİLER kitabında da yer almıştır.İsmail Beşikci Vakfı Yayınları- Nisan 2016 Sayfa: 109.
deniz güzellik ve zenginliktir;bunu halik bilmez balık bilir.boşuna yalvarma halik’ta yokturdenizde var, rakıya olur meze. deniz ayvalık içindeayvalık deniz içindebekliyor balıklar tavadarakı kadeh içinde. peki, dostlarım nerede? 5 Ağustos 2015/Ayvalık