Okuduğumuz bazı kitaplar bazen yazı yazma isteği uyandırır. Yıllar önce Dostoyevski’nin Kumarbaz(*) kitabını okumuştum. Eski klasikleri tekrar tekrar okuma huyum nedeniyle kitabı yeniden okudum. Ve bu yeni okumamda bazı yeni şeyler fark ettim. Dostoyevski günahkâr tabiatlı bir kumarbazdır. Avrupa’ya çıktığı seyahatlerinde kumar
Devir ve zaman değişince kişiler de değişmeye başladı. Düne kadar aramızda “sağlıklı” olarak görünen kimi “arkadaşlar”, ruh ve bedenlerini kimi bedeller karşılığında sattılar. Üzülüyorum, ama bunu çok da fazla yadırgamıyor ve hayretle karşılamıyorum. Çünkü bu, tarihte/ insan yaşamında hep böyle olmuştur. Böylesi
Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) ile ilgili arşivimde bulunan bir fotoğrafı paylaşmak istiyorum, ama önce ilgisi nedeniyle çok kısa TÖS hakkında biraz açıklama yapmam lazım. Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), 1962 Anayasası’nın kamu çalışanlarına sendika kurma hakkından yararlanarak 8 Temmuz 1965’te Ankara’da kuruldu. Genel
Yakın zamanda Nûbihar Yayınları Yönetmeni Süleyman Çevik’le telefonla görüşürken, konuşma arasında, ilgi alanıma giren yayınlanan yeni kitapların olup olmadığını sorduğumda, yeni kitapların olduğunu, ama kataloğa baktıktan sonra geri dönüş yaparak bilgi verebileceğini söyledi. Ben, Süleyman’ın geri dönüşünü beklemeden internetten Nûbihar’ın web sitesine
“deki dicle’ye ve fırat’abeşikte uyuyana içirdim toprağın kanını” (M. Oğuz) İlginç ve önemli bir kitaptan, Mezopotamya’da 1915-1920 Sivil Yönetimi kitabından bahsetmek istiyorum. Kitabın yayın tarihi biraz eski, 2004 yılında Yaba Yayınları tarafından yayımlanmış. Kitabın ilginçliği bir istihbaratçının kaleme almış olmasından, önemi ise
Bir kitabın ismi bazen çekim merkezi olabilir. Kitapçı vitrininde gördüğüm Petersburg’lu Usta(*) kitabı önce Petersburg sözcüğüyle, sonra Usta’nın Dostoyevski olduğunu öğrenmemle beni hemen çekim merkezine aldı. Kitapla doğrudan duygusal bir ilişkiye girmiş oldum. Duygusal ilişkimi üç başlıkta toplaya bilirim: Birincisi, oğlum Ozan’ın
Çermik, Diyarbakır’ın ilçelerinden biridir. Dört dağın ortasında, üç tarafı sularla çevrili çukur bir vadide yeşil ağaç ve bitki örtüsüyle kaplı bir yerleşim alanıdır. Nurettin Değirmenci’nin tanımlamasıyla: “Tarihin hüküm sürdüğü, zamanın durduğu, tabiatın konuştuğu yer”dir. Yaşamımda ve anılarımda Çermik’in çok önemli yeri vardır.
“Bugünün dünden farklı olmasını istiyorsan, geçmişte olup bitenleri iyi bilmelisin.” -Spinoza Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye’nin en eski siyasi partilerinden biriydi. 10 Eylül 1920’de Bakü’de kuruldu. 7 Ekim 1987’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) adı altında birleşme
Çarşaf giymenin siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve doğal koşullar gibi birçok nedenleri vardır. 1960’lı ve 70’li yıllarda, yani çocukluk ve gençlik yıllarımda benim doğup büyüdüğüm Ergani’de ve annemin kasabası Çermik’te köylü kadınlar rengârenk kendi Kürt ulusal giysilerini, kasabalı kadınlar ise çoğunlukla kara
1960’lı yıllarda Abdullah dedemin 50’ye yakın koyunu vardı. Bir yaz gecesi kurtlar hewş dediğimiz çitle çevrili alanda bulunan koyunlara saldırdı. Evin çoban köpeği korkusundan sesini çıkartmadığı gibi sıvışıp kaçtı. Kurtlar bir değil çok sayıda koyunu gırtlaklarından, nefes borularından ısırarak, sadece ihtiyacı olabilecek